17. Bölüm

4.2K 298 177
                                    

Keyifli Okumalar...

🌼 Hifa'dan 🌼

Meriç'in anlattıklarını düşünüp durmaktan kendimi alamıyordum. Bir insanın canını alabilecek kadar nasıl katılaşmış olabilirdi ki kalbi. Nasıl gözünü bu kadar nefret bürüyebilmişti, aklım almıyordu hâlâ. O an o kadar çok korkmuştum ki, nasıl davranacağımı bilememiştim. Ne olursa olsun bu yaptığını normalleştiremezdim. Daha fazla bu yükü taşıyamayacağını söyleyince, karşımda küçük bir çocuk gibi ağlamaya başlayınca kıyamamıştım. Ben onun eskisi gibi olmak istediğine tüm kalbimle inanmıştım. Onu bırakamazdım, görmezden gelemezdim. Yardıma ihtiyacı vardı ve benden yardım istemişti. Ne kadar korkarsam korkayım, bir insanı yaşadıklarıyla birlikte tekrar zifiri karanlığına terk edemezdim. Bir anda öylece yıkılışını, yakarışını gördükten sonra olmazdı.

Bakışlarımı cama doğru çevirdim. Burada yıldızlar o kadar güzel görünüyordu ki, okuduğum kitaba odaklanamıyordum bir türlü. Sürekli gözüm dışarıya doğru kayıyordu, bazen de Meriç'e. Birlikte tekli koltuklara oturmuş, manzaraya karşı kitap okuyorduk. Gecenin sessizliğinde, içerideki tek ses nefes alış veriş seslerimiz ve çatırdayan ateşin sesiydi. Öyle huzur verici bir andı ki, sonsuza dek takılıp kalmak istediğim anlar çoğalıp gidiyordu. Bakışlarımı manzaradan çekip Meriç'e çevirdiğimde, onun da beni izlediğini fark ettim. Keskin kahveleri öyle güzel bakıyordu ki, öylece dalıp gitmiş gibi görünüyordu. Buz mavisi gözlerimle buluşunca, parladığını görmüştüm. Bana bakmaktan, benimle göz göze gelmekten sakınmıyordu. Beni öylece izlerken, yakalandığı zaman bakışlarını üstümden çekmiyordu. Tebessüm ettim, öylece dalıp gitmiş suratında bir tebessüm belirdi.

" Sanırım bir şeyler izlemekten kitap okuyamadık bir türlü." Bu sefer dişlerimi gösterecek şekilde güldüm ve başımı salladım.

" Yarın gidecek olmamız beni biraz üzüyor, burası o kadar huzurlu bir yer ki, her zaman burada kalmak isteğimi bastıramıyorum." Bakışlarını birkaç saniye cama çevirdi.

" Bende öyle, huzurlu olduğum bir hafta geçirdim ve burada sonsuza dek kalabilirmişim gibi hissediyorum. Seninle. " Sondaki kelimesinden bakışları tekrar beni bulmuştu. Ben utançla kızarırken, o bu halime gülüyordu. Elinde ki kitabı sehpaya bıraktı ve ayağa kalktı. Dikkatle ne yapacağını izledim. Telefonunu eline aldı ve bir süre parmaklarını üzerinde gezdirdi. Telefondan slow bir müzik sesi geldiğinde gözlerimi kapattım. Dudağımı ısırdım ve güldüm.

" Bana bu dansı lütfeder misiniz hanımefendi?" Meriç'in sesiyle birlikte gözlerimi açtım.

" Memnuniyetle." Ayağa kalktım ve Meriç'in bana uzattığı elini tuttum.

Nazikçe bir elimi tuttu, diğer eliyle de belimi kavradı. Kendimi ona bıraktım, müziğin ritminde vücutlarımızın bağımsız bir şekilde hareket etmesine izin verdik. Birkaç adım geriye ve ileriye gittikten sonra, sağ ve sola hareket ettik. Beni etrafımda döndürdü ve belimden tutarak yere doğru eğilmemi sağladı. Sağ ayağım istemsizce havaya kalkmıştı. Dans ederken bir an bile olsun gözlerimizi ayırmamıştık. Gülmeden bu kadar ciddiyetle dans edebildiğim için şaşırmıştım kendime. Bir süre daha dansımıza devam ettikten sonra müziğin son bulmasıyla durduk. İkimizin de yüzünde kocaman bir tebessüm vardı. Bir süre bakışmamız devam etti, hem harika hissettirmiş hemde çok fazla gerilmeme neden olmuştu. Sanki birbirimizden bir adım bekliyorduk, ama ikimizin de cesareti yok gibiydi. Kalp atışlarım hızlanırken, Meriç iyice gerildiğimi anlamış gibi geri çekildi.

" Biraz da eğlenceli bir şeyle dans edelim." Göz kırptı ve telefonunda hareketli bir müzik açtı. Rahatlamış bir şekilde nefes verdim ve tıpkı onun gibi dudaklarımı yana kıvırdım. Nasıl göründüğünü umursamadan dans etmeye başladık. Fena sayılmazdık, birbirimize komik hareketler sergilemekten çekinmemiştik. Çok uzun süre bu şekilde birkaç müzikte dans ettikten sonra kendimizi tekli koltuklara attık. İkimiz de deli gibi gülmeye başlamıştık.

HÜZNÜN SESİWhere stories live. Discover now