Bölüm(5)

76.9K 4.1K 620
                                    


Keyifli okumalar...

Buradan bana bıkmadan usanmadan kapak yapan canım okuyucum Someone-1 çok çok teşekkür ediyorum :))

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Buradan bana bıkmadan usanmadan kapak yapan canım okuyucum Someone-1 çok çok teşekkür ediyorum :))

*Her ışığın ardında gizlidir bir karanlık. (H.N.Atsız)

-Birinci gün-

Ölümün insanı her dakika yokladığını bir kez daha fark ettim. Bir gölge gibi peşimizdeydi ölüm, elbet bir gün hepimiz bu dünyadan çekip gidecektik. Önemli olan ne zaman öldüğümüzden çok nasıl öldüğümüz değil miydi? Dedem, kısa ama şerefli bir ömürün uzun ama şerefsiz bir ömürden daha önemli olduğunu söylerdi. Ne kadar da haklıymış. Bunu bu köye geldiğim şu bir gün içinde yaşadıklarımdan anladım.
Buradaki insanların olaylar karşısında bakışı ve burada her an yan yana olduğumuz bu askerlerin şehitliği beklemesi göz yaşartıcı. Onları tanımak istemiyorum. Onlarla yakın olmak istemiyorum. Çünkü biliyorum ki şimdiden onlar için endişelenen ve üzülen ben, onları tanıdıktan sonra daha kötü olacağım. Onları tanımak, onlarla iç içe olmak bir ayrıcalık ama aynı zamanda büyük bir yıkımdı.
Yaşadığım kötü şeyleri yazmayacağım buraya. Çünkü ne kalem ne de kağıt dayanabilir kurşunların buradaki insanların ruhunda bıraktığı feryatlara.

Kalemimi masanın üstüne bıraktıktan sonra ajandamı yavaşça kapattım. Mümkün oldukça burada kaldığım her gün bir şeyler yazmaya çalışacaktım. İç çekip başımı koltuğun başlığına yaslarken bakışlarım pencereye kaydı. Elimle yavaşça perdeyi kenara çekip karanlık geceyi aydınlatan ışıklara baktım. Saldırı üzerine tedbiri arttırdıklarının farkındaydım. Gözlerim uykusuzluktan kapanırken elime aldığım telefondan saate baktım. Saat neredeyse ikiye gelmek üzereydi. Telefon elimden kayıp koltuğa düşerken gözlerimi kapattım. Birazcık burada uyuduktan sonra yatağa giderdim.

Sabah ezanıyla birlikte irkilerek uyandığımda başımı oynatmamla tutulan boynum kendisini belli etti. Acıyla yüzüm buruştuğumda bakışlarım açık kalan pencereden güneşin yavaş yavaş aydınlatmaya başladığı köyde gezindi. Bir askerin eldivenli ellerini birbirine sürterek yanındakine bir şey söyleyip güldüklerini gördüm. Koltuktan kalkıp içeriye geçecektim ki gördüğüm kişi üzerine kalkma işini bir süreliğine rafa kaldırdım. Biraz daha oturabilirdim. Hem uyuşan ayaklarımla birden ayağa kalkamazdım.

Aşkın Kokusu:BARUTWhere stories live. Discover now