Bölüm(15)

62.1K 4K 774
                                    

Keyifli okumalar...

*Bu bölümü kumruu_ adlı okuyucuma ithaf ediyorum (^^)

Şaşkınlıktan ne diyeceğimi bilemediğim için bir elim boynumdaki fularda Üsteğmenin karşısında dikiliyordum. Onun da benden farklı olduğunu sanmıyordum çünkü şaşkın bakışları bir saniye olsun üzerimden ayrılmıyordu. Üsteğmenin gözlerinde bi duyguyu ilk defa bu kadar net görüyordum.

"Yani siz şimdi..." Aklımdaki düşünceleri tam olarak söylemek yerine ağzımın içinde geveleyip durduğum kelimeleri yarıda kesen Üsteğmen oldu.

"Oturalım isterseniz çünkü insanlar tuhaf tuhaf bakmaya başladı."

"Haklısınız." Bize bakan insanları görmemezlikten gelip Üsteğmenin karşısındaki sandalyeye oturduğumda ellerimi masanın üstüne koymak yerine kucağımdaki çantamın üstüne yerleştirdim. Şaşkınlık bir sıra arkaya geçerken gerginlik ve heyecan ortaklaşa ön sırayı paylaşır durumda kalmışlardı.

Masadaki sessizlik üzerimdeki gerginliğin tonlarını arttırdığına derin bir nefes alıp ellerime diktiğim bakışlarımı Üsteğmene doğru çevirdim. Benim aksime ellerini masanın üstüne koymuş bakışlarını üzerime dikmişti. Ona bakmamı bekliyormuş gibi göz göze geldiğimizde hafifçe tebessüm etti.

"Ne içmek istersin? Açsan yiyecek bir şeyler de söyleye bilirim."

"Yok ben de çay alayım." Üsteğmen, köşede duran garsonu yanımıza çağırıp iki çay söylediğinde bende kucağımdaki çantamı yanımdaki sandalyeye koydum.

Ellerimi masanın üstüne koyup birbirine kenetledim. Biraz ilerimde Üsteğmenin büyük, sert ellerine bakarken bakışlarım parmağındaki yüzüğe takıldı.  Ne zaman görsem parmağında bu yüzük vardı.

"Yüzünden anladığıma göre bu durumdan senin de benim gibi haberin yoktu."

"Hayır. Yani annemin bahsedip durduğu damat adayının siz olduğunuzdan haberim yoktu. Sizin Erzurum'da oturduğunuzu bile bilmiyordum."

"Sen."

"Anlamadım."

"Artık sizden sene geçsem daha iyi olmaz mı? Sonuçta o kadar muhabbetimiz var."

"Haklısınız, Üsteğmenim."

"Üniformalarım yok, sivilim. Üsteğmen demenize gerek yok, hemşire."

"Benim de."

"Alışkanlık galiba." Önüme bırakılan çay bardağıyla bakışlarımı garsona çevirerek teşekkür ettim. Garson çaylarımızı bıraktıktan sonra yanımızdan ayrıldığında elim boynumdaki fulara gitti. Fuları çıkarıp çantamın üstüne koyduğumda Üsteğmende üzerindeki ceketi çıkarmıştı.

"İçinde bulunduğumuz duruma bakınca söyleyecek bir şey bulamıyorum." Sözlerim üzerine çayından bir yudum alıp dirseklerini masaya koydu.

"Akşam ki kekten anlamam lazımdı."

"Yediniz mi?"

"Evet. Yine çok güzel olmuştu."

"Teşekkür ederim. Annemin akşam akşam kek yapıp komşuya götürmem için ısrar etmesinin sebebinin şimdi çok iyi anladım."

"Damat adayını etkilemek yani beni." Üsteğmenin sözleri üzerine gülerek sandalyemde geriye doğru yaslandım.

"Bu arada sizin burada ne işiniz var. Yanlış anlamayın ben görevde olduğunuzu biliyordum o yüzden sordum."

Aşkın Kokusu:BARUTWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu