Bölüm(11)

60.2K 3.6K 538
                                    

Keyifli okumalar...

*Bu bölümü can okuyucum Md_Selin'e ithaf ediyorum ^_^

*Neler daha ağırdır sırtımızda, acılarımız ya da anılarımız ? (Pablo Neruda)

Kurşun seslerinin arabaya değdiğinde çıkarttığı o ağır tok sesinin hemen ardından yere düşen kovan sesleri birbirini takip ediyordu. Bense duymak istemediğim bu seslere karşı kendimi kapatmıştım. Yüzüm sıcak bir bedene gömülmüş durumdayken kulaklarım o tanıdık ritmik sesi işitmiyordu. Gözyaşlarım Mehmet'in üniformasını ıslatmaya başladığında bile yaranın üzerindeki elimi bir an olsun çekmiyordum. Sanki elimi çekersem her şey bitecekti.

Gözlerimin önüne arabada doğacak oğlundan bahsederkenki hali geldi. Yüzünde baba olacağının verdiği gülümsemeyi belki bir daha hiç göremeyecektik. Oğlunun doğumuna hiç gidemeyecekti. Çektiği fotoğrafını arkadaşlarına hiç gösteremeycekti. Oğlu için, eşi için, bizim için zaman akmaya devam ederken o bu akan zamanın içinde olmayacaktı.

Ortaokula giderken yan evimizdeki bir kadının oğlunun askerde şehit olduğunu hatırlıyorum. Mahalle bayraklarla donatılmış herkes şehitler ölmez diye bağırırken o gözünden yaş eksilmeyen kadının anneme dönüp şehitler ölmez diyorlar peki oğlum nerde? Oğlumun kokusu, sesi nerde? dediğini hatırlıyorum.

Aldığım nefese karışan kan kokusu burun deliklerimden içeri dolduğunda boğazıma dizilen yumruları geçirmek adına bir kaç kez yutkunduktan sonra başımı kaldırarak omuzlarımı dikleştirdim. Ağlayıp durmamın şuan ona hiçbir faydası yoktu. Buraya gelmekte ki amacım onları hayatta tutmak, onlara elimden geldiğince yardım etmekti. Ağlayarak bu yardımı yapamayacağıma göre kendimi toparlamak zorundaydım. Üsteğmenin dediği gibi ağlamak için geceler vardı.

Kan olmayan elimle yanağımdaki yaşları sildikten sonra parmağımı şah damarına yerleştirdim. Gözlerimi kapatıp parmaklarımın ucuna değen o vuruşu hissetmeye çalışsam da nabzını bir türlü alamıyordum. Yarasının üstüne koyduğum elimi hızla geri çektim. Yarasından önce düşünmem gereken şey kalbinin geri atmaya başlaması olmalıydı. Dizime koyduğum başını kavrayarak yavaşça yere bıraktım sağ tarafında olduğum için hiç yer değiştirmeyerek dizlerimin üstünde durdum.

Üzerimdeki hemşire üniformasının kollarını yukarı doğru çektim. Elimi sternum kemiğinin alt ucundan iki üç santim yukarı yerleştirdikten sonra diğer elimi de onun üzerine koydum. Parmaklarımın göğüs kafesine temas etmemesine dikkat ettikten sonra kollarımı dikleştirdim ve kalp masajına başladım.

Üç dakika sonra masajı bırakıp geri çekildim ve bildiğim bütün duaları ederek parmaklarımı nabzını hissetmek için şah damarına yerleştirdim. Nabzını hissetmeyince umutsuzluğa kapılmayarak tekrardan kalp masajına başladım. Ağrımaya başlayan bileklerim umrumda bile değildi. Kendimi sadece hissetmem gereken nabza odaklamıştım.

Üç dakika sonra nabzını tekrardan kontrol ettim. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra titremeye başlayan ellerime bakarak kendimi sakinleştirdim ve kalp masajına devam ettim.

"Oğlun için, eşin için geri dön Mehmet."

Masajı bırakıp tekrardan parmaklarımı şah damarının üzerine yerleştirdim. Umutsuzluk içinde parmaklarımı geri çekecektim ki parmaklarımın altındaki o zayıf vuruşu hissettim. Yüzümde kocaman bir gülümseme oluşurken bu sefer mutluluktan ağlamaya başladım.

Aşkın Kokusu:BARUTWhere stories live. Discover now