Bölüm(20)

53.6K 3K 140
                                    


Keyifli Okumalar...



Yatağımın içinde saatlerdir dönüp duruyordum ve bu artık sinir bozucu bir hal almaya başlamıştı. Gözlerim uykuyla kapanmamaya yeminli gibiydi adeta. Bir elimi yastığın altın koyduktan sonra yatış pozisyonumu değiştirerek sağa doğru döndüm. Bakışlarım karanlık odanın içinde kaçıncı kez olduğunu bilmediğim bir şekilde dolaştı. Ezberlediğim eşyalara karanlıkta tekrar tekrar baktım. Neden uyuyamıyordum ki?

Birce gittiği için mi acaba? Gerçi sadece birkaç ev öteye gitmişti. Ne kadar gitmesini istemesem de gitmek konusunda ona hak vermiştim. Gülayşe teyze çok yaşlıydı ve artık kendine bakamayacak duruma gelmişti Birce'nin onun yanına gidip artık orada kalması çok daha iyi olsa da evde tekrardan sessizlik olması hiç hoşuma gitmiyordu. Gerçi bu akşam Kürşad yanımda ama yine de Birce'nin benimle yaşaması güzel olurdu.

Sesli bir şekilde nefesimi verdikten sonra kendimle savaşmayı keserek yataktan çıktım. Olmuyordu ne yaparsam yapayım uyuyamıyordum ve yatakta kaldıkça sinirlerim iyice gerilmeye başlıyordu.

Yatağın başına astığım hırkamı üzerime geçirdikten sonra parmak uçlarımda oturma odasına doğru ilerlemeye başladım. Elimden geldiğince sessiz olmaya dikkat ediyordum. Kürşad en ufak bir seste dahi uyanacağı için onu uyandırmamaya çalışarak oturma odasındaki pencereye doğru ilerledim. Bakışlarım koltukta yatan Kürşad'ı bulunca dudaklarım yavaşça yukarı kıvrıldı. Yanına diz çöküp saçlarına dokunmak istesem de yarın erkenden kalkacağı için uykusunu bölmek de istemiyordum. Bakışlarımı ondan kaçırıp dışarıya çevirdiğimde dudaklarımdaki gülümseme daha da büyüdü. Kar yağıyordu ve yerlerde birikmeye başlamıştı bile. Kar'ı seviyordum ama burada kar demek zorluk demekti. Merkeze iniş zaman geçtikçe karların yoğunluğundan olmayacaktı.

Kollarımı kendi etrafıma sararak yağan kar'ı izlemeye devam ettim. Evimde olsaydım annem elinde sıcak sütle odama giriyor olurdu. Her uyuyamadığımda sanki hissediyormuş gibi elinde bir bardak sütle odama girer, bardağı sessizce bıraktıktan sonra çıkardı.

"Dur. Akif, Oktay!" Kürşad'ın boğuk ses tonu kulağıma dolduğunda bakışlarımı pencereden ayırarak hızla ona çevirdim. Az önce huzurlu bir şekilde yatarken birden bire ne olmuştu ki? Yanına gittiğimde alnında parlayan terleri gördüm. Daha önce ondan hiç duymadığım isimleri sayıklayıp tam olarak anlayamadığım şeyler söylüyordu. Uyandırıp uyandırmama konusunda ikileme düşmüştüm.

"Kürşad." Kısık bir ses tonuyla ismini söylesem de o isimler sayıklamaya devam ediyordu. Gözümün önünde böyle acı çekiyormuş gibi durmasına dayanamadığım için elimi alnındaki terleri silmek için uzattım. Parmaklarımı alnına değdirip terlerini silmek için hareket ettirmiştim ki bileğimin sertçe kavranıp sırtımın yerle temas etmesi eş zamanlı oldu.

Sırtımın yerle teması canımı acıttığında yüzüm acıyla kasıldı. Şaşkınlıktan açılmış gözlerimle üzerimde en az benim kadar şaşkın bir surat ifadesiyle bana bakan Kürşad ile göz göze geldik. Bakışları bileğimi tutan elinden tekrar yüzüme kaydığında hızla üzerimden kalktı ve beni de yerden kaldırarak koltuğa oturttu.

"İyi misin? Canın yaktım mı?" Yüzündeki telaşlı ifadeyi gördüğümde sırtımın ağrısını arka planlara iterek tebessüm ettim.

"Hayır ama bu kadar atik olman beni şaşırttı."

"Özür dilerim. Uykumda bazen biri dokununca ani hareketlerde bulunabiliyorum. Bazen evde uyuduğumu unutuyorum."

"Sorun değil, bir şey olmadı zaten. Asıl sen iyi misin?" Sorumu anlamadığını belirtircesine yüzüme bakmaya devam ettiğinde elimi uzatarak alnındaki boncuk boncuk terleri sildim. "Kabus görüyordun galiba. Anlamadığım bir şeyler söyleyip isimler sayıklıyordun."

Aşkın Kokusu:BARUTWhere stories live. Discover now