Bölüm(18)

58.8K 3.3K 343
                                    

Keyifli okumalar....

* Bu bölümü Yorgun-Ruhuma ithaf ediyorum ^-^

Sevmek birine tutunmak, birine koşulsuzca kendini vermekti. İnsanın severken korkusuz olması lazımdı ya da sevmekten korksa bile belli etmemesi gerekirdi. Çünkü korkan insan ne kadar severse sevsin bir süre sonra kaybetmeye başlardı. Korku öyle bir duyguydu ki sevginin bile önüne geçerek varlığını insanda huzursuzluk yaratırcasına hatırlatıyordu. O yüzden kalp sevmeye başladığında o sevginin içine korkuyu katmayacaktın. Sevmek ve sevilmek saf olmalıydı. Diğer duyguları sevginin arasına sokmak sevginin saflığını bozar bir süre sonra da sevgiyi görünmez hale sokardı.

Gecenin serin havası iliklerime işlerken titreyerek üzerimdeki hırkaya daha sıkı sarıldım. Kış geleceğini haber veriyordu adeta insanlara. Soğuk hava dudaklarımdan içeriye girip içimin sıcaklığına inat ederken gözlerim ayın aydınlattığı geceyi görmemek için yavaşça kapandı. Dün olanları hatırlayınca bedenim bu sefer korkuyla titremişti. Saatler şu misali akıp gitmişti işte. Canlar gibi...

Odada saatlerdir uyuyan Birce aklıma gelince üzerimdeki durgunluğun dozu katlanarak artmıştı. Evin önünde dikilmekten bacaklarım ağrımaya başlayınca soğuk havaya aldırmadan sağlık ocağına doğru ilerlemeye başladım. Saat erkendi ve sağlık ocağının ışıkları hâlâ yanıyordu. Doktor Bey eğer müsaitse belki onunla biraz konuşursam rahatlayabilirdim. Onun tecrübeleri benim için altın bilgi değerindeydi.

Sağlık ocağından içeriye girdiğimde doktor beyi gözlüğünü takmış masanın başında bir şeydir okurken buldum. Sessiz bir kaç adım daha attıktan sonra hafifçe boğazımı temizledim. Başkışları yavaşça önündeki kitaptan bana çevrildiğinde gülümsemeye çalışsam da dudaklarım bu sahte gülümsemeyi takınmayı reddederek düz bir çizgi halinde durmaya devam etti.

"Otursana kızım."

"Sizi rahatsız etmek istemezdim ama evde daha fazla kalamadım."

"Anlıyorum, ilk başlarda hep böyle olur."

"Ne yani daha sonraları bu yaşanan durumlara alışır mıyım? İnsan böyle şeylere alışabilir mi?"

"Hayır, alışamazsın. Bak mesela bana. Ben her saldırıdan sonra elimdeki bu tıp kitabını çıkarır okurum. Daha fazla can kaybolmasın diye elimden gelen her şeyi yapmaya çalışırım. Ama bugün o genç kızın annesine olduğu gibi ölüm pençesini bazı insanlara öyle bir geçirir ki senin onu kurtarmak için kımıldamaya fırsatın olmaz." Doktorun karşısındaki sandalyelerden birine oturup hırkamın içine sakladığım ellerimi masanın üstüne koydum.

"İçimden durmadan ağlamak geliyor. Ama sonra Birceyi düşünüyorum ve ağlamak istediğim için kendime kızıyorum. O zaten yıkılmış durumdayken benim ona destek olmam gerekiyor. Oysa ben kendi ruhumu bile ayakta tutmayı başaramazken başka bir ruha nasıl güçlü olmasını söylebilirdim ki. "

"Siz gençlerin yaşaması, öğrenmesi gereken çok şey var. Sen sadece bir insansın kızım. Her acıya destek olmaya çalışırsan bu sefer senden eser kalmaz. Şimdi çok taze ama zaman ilerlemeye başladıkça bu acıların ruhunda bıraktığı izleri ve sende yarattığı değişimleri göreceksin. Şunu iyi bil. Yaşadıklarını kime anlatırsan anlat seni sadece aynı şeyleri yaşayan anlar. Şimdi Birce'nin içindeki acıyı kimse anlayamaz. O bir anne kaybetti evet, belki burada annesini kaybedenler onu biraz olsun anlar. Ama anne herkes için aynı değeri ifade etmez. Bu dünyada annelerini kendi canından çok seven de var ondan nefret eden de. O yüzden destek olmak için bir şey söyleme ya da ekstra bir şey yapma sadece ihtiyacı olduğunda yanında ol, ona yalnız olmadığını hissettir. Gerisini bırak içinde o halletsin. Bırak kendisiyle , acısıyla yalnız kalarak annesinin artık olmayacağını anlasın."

Aşkın Kokusu:BARUTUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum