Bölüm(29)

43.4K 2.9K 290
                                    

-Meva-

Üzerimdeki gelinliğin beyazlığı, yüreğimdeki heyecanın tazeliği... O kadar gerçek dışı geliyordu ki şuan içinde bulunduğum durumu ancak rüya olarak tabir edebilirdim. İçinde bulunduğum bu duruma, hissettiğim bu duygulara başka nasıl isim verebilirdim bilmiyordum. Çok güzel bir rüya görürken ansızın uykunuzdan uyanırsınız ve o yarıda kesilmiş güzel rüyaya geri dönmek istersiniz. Dönemediğiniz için de içiniz de bir burukluk oluşur. İşte içimdeki kocaman mutluluğun tam ortasında siyah bir leke gibi bir korku var. Ne yaparsam yapayım o korku oradan silinip gitmeyecek, belki de zamanla daha çok büyüyecek ama asla sevgimi, mutluluklarımı boğup onları bastırmasına izin vermeyecektim. Korkuya takılıp korkuyu beslemek yerine mutluluğa tutunup onu büyütecektim.

Boy aynasından kendime bakıp aynadaki yansımama kocaman bir gülümseme gönderdim. Birazdan gelin odasından çıkacaktım ve ellerim şimdiden heyecandan terlemeye başlamıştı. Ellerimi üzerimdeki gelinlikte dolaştırırken dışarıdan gelen seslerle bakışlarımı aynadan ayırıp kapıya çevirmiştim ki birden kapı açıldı. İçeri konuşarak giren Ebrar'ı görünce bir şey söylemek için dudaklarımı hareket ettirmiştim ki odaya giren Kürşad'la açtığım dudaklarım geri kapandı. Havalanan kaşlarımla Kürşad'a bakakalmıştım. Damatlık içinde bu kadar yakışıklı gözükeceğini hiç tahmin etmemiştim. Bu adam niye her şeyiyle bu kadar mükemmeldi?

"Ben en iyisi sizi yalnız bırakayım. Yalnız beş dakikan var enişte. Beş dakika sonra içeri girerim ona göre ne yapacaksanız yapın." Ebrar gülerek dışarı çıktığında utanarak bakışlarımı eteğime çevirdim. Bir yandan da önümde kavuşturduğum ellerimle oynarken başımı kaldırıp Kürşad'a bakmaya utanıyordum. Odaya tuhaf bir sessizlik çöktüğünde ve Kürşad kapının ağzından bir adım bile kıpırdamadığında eteğime diktiğim gözlerimi yavaşça yukarı kaldırarak Kürşad'a baktım.

Dudaklarım şaşkınlıktan açılırken saniyeler içinde dolan gözlerimle Kürşad'a doğru ilerledim. Yumruk yaptığı elini dudaklarının üstüne bastırmış dolu dolu gözlerle bana bakıyordu. Yanına gidip yumruk yaptığı elini iki elimle kavrayıp avucumun içine aldığımda dolu gözlerinden iki yaş yanaklarından aşağıya süzüldü. Yüzümdeki tebessümle yanaklarındaki yaşları sildiğimde derin bir nefes aldı.

"Çok güzelsin." Boğuk çıkan sesini işitince yanaklarım kızardı. İki eliyle yanaklarımı kavradıktan sonra alnımdan öptü ben geri çekileceğini düşünürken başını eğerek gözlerimin içine bakmaya başladı.

"Eğer bir gün seni incitecek ya da kıracak bir şey yaparsam beni vurabilirsin." İşittiğim söz üzerine kocaman gülümsedim.

"Vurmak. Tokat falan değil direk vurmak yani? Askerlik iliklerine kadar işlemiş. Senin mesleğine olan sevdan benim sana olan sevdama sevda katıyor."

"Güzelim biz sadece üniformayı üzerimize giymiyoruz. Kalbimizdeki diğer iki sevdanın yanında vatan sevdası var. Eh durum böyle olunca da dilimizden düşmüyor."

"Neymiş o kalbindeki diğer iki sevda?" Cevabını bilmeme rağmen sorduğum soru karşısında yanaklarımdaki tutuşu sıklaştı ve gözlerini hafifçe kıstı.

"Bir, seni bana yar eden Allah. Diğeri de sen. Üç büyük sevda bütün kalbimi kapladı." Gözlerime bakışı karşısında utanarak göz kapaklarımı kapattığımda sıcacık dudakları dudaklarıma dokundu. Beni yavaşça öperken içimdeki sevda kuşlarının kanat çırpıp havalandığını hissettim. İnsan birini sevmeli, birine bağlanmalı, birine güvenmeli ve birine kendini adamalıydı. Hayat o zaman doluyor, günler o zaman aydınlık oluyordu. Ve ben çok güzel bir adamla hayatımı birleştirecek geri kalan yolumu onunla yürüyecektim.

"Yengelerin en güzeli, abim seni rahatsız etti mi?!" Odanın kapısını açıp birdeniçeriye giren Fatihle Kürşad hızla benden uzaklaştı. Utancımdan başımı diğer tarafa çevirip iki elimle yüzümü kapatırken Kürşad hiç gecikmeden Fatih'in kafasına bir tane geçirmişti.

Aşkın Kokusu:BARUTWhere stories live. Discover now