*Final*

56.3K 2.5K 313
                                    

Geçmez dediğimiz günler, saatler biz daha farkına varmadan hızla geçip giderdi. Şimdi dönüp geriye baktığımda geçen ayları şaşkınlıkla hatırlıyorum. Oysa o zamanlar ne uzun gelirdi bana aylar. Yalnız başıma bir şehirde sanki zaman geçmek bilmezdi. Şimdiyse zamanı bir ucundan yakalamak istiyorum. Sevdiklerimle yan yana olunca zaman olması gerekenden daha da hızlı geçiyordu adeta.

Elimdeki tepsiyle oturma odasına girdiğimde Ebrar'ı Kadirle oynarken buldum. Yerdeki oyuncağı zar zor eğilip aldığında şiş karnına bakarak gülümsedim.

"Eğilip kalkmak iyice zorlaştı dimi?"

"Sorma ya ayaklarımı göremiyorum. Ayrıca yatmakta tam bir işkenceye dönüştü. Hep belim ağrıyor." Ebrar sıkıntılarını sıralamaya başlatınca elimdeki tepsiyi ortadaki masanın üstüne bıraktım.

"Sabret valla zaman o kadar hızlı geçiyor ki ne zaman doğumun geldiğini anlamayacaksın."

"Haklısın ya."

Tepsideki portakal suyunu Ebrar'a verip karşısına oturdum.

"Kürşad'la hiç konuştun mu? Görevden ne zaman döneceklermiş?"

"Dün sabah konuştum da belli bir şey söylemedi. İki üç güne dönerlermiş herhalde."

"Yüreğim ağzımda yatıyorum. Bazen kabuslarla uyanıyorum, hiçbirine bir şey olmadan sağ salim gelseler biran önce."

"Ben de aynı durumdayım. Özellikle üzerimde hala Kadirle Gökçe'nin üzüntüsü var." sözlerim üzerine Ebrar'ın gözleri doldu ve bir elini şiş karnının üzerinde dolaştırmaya başladı.

"Sen nasıl oğluna Kadir amcasının ismini verdiysen ben de kızıma Gökçe teyzesinin ismini vereceğim." Boğuk bir ses tonuyla konuştuğunda derin bir nefes aldım.

"Kürşad'ın gösterdiği resimler gözümün önünden gitmiyor. Araba... Ortada bir araba bile kalmamıştı."

"Allah bin türlü bela versin. Şerefsizler, ne istediler iki güzel insandan."

"Aklıma geldikçe tüylerim ürperiyor. Gökçe de babası gibi şehit oldu. Ama beni en çok üzen şey öyle kötü bir şekilde şehit olmaları. Tabutları bile boştu."

"Bana da Burak söyledi. Patlama çok şiddetli olmuş."

"Bir yandan da onlar için seviniyorum. Allah'ın sevdiği kullarıymış ikisi de aynı anda bu dünyadan gitti. Şimdi düşünüyorum da geri de ikisinden biri kalsaydı..." sözlerimin devamını getiremeyip sustum ve meyve suyumdan ufak bir yudum aldım.

"Haklısın Allah kimseyi kimsenin yokluğuyla imtihan etmesin. Bu arada aklımıza geldiler ya bizimkiler görevden döndüklerinde mezarlarını ziyaret edelim."

"Edelim daha sonra da evde Kuran okuturuz."

"Çok iyi olur valla, apartmandaki herkesi davet ederiz. Birce de işten çıkınca gelir."

"Aynen. Birce'nin çalışmasına çok sevindim, onun için çok iyi oldu."

"Bence de. Gurur duyuyorum valla hem Birceyle hem de Tufanla. Birce okudu şimdi çalışıyor, Tufan da her daim onun arkasında olup ona destek oldu. Birce'nin ufacık bir sıkıntısı olsun Tufan hemen yanında."

"Evet ya aralarındaki ilişkiye hayranım."

"Bu arada ben sana söylemeyi unuttum. Annem geliyor bir hafta sonra. Doğuma kadar yanımda kalacağını söyledi ama ben onu doğumdan sonra da bırakmam. Zaten ayakları ağrıyor bir de bahçe işiyle uğraşınca daha da kötü oluyor gelsin yanımda otursun." Ebrar'ın kayınvalidesinden bu kadar sevgiyle bahsetmesi bazı insanları şaşırtıyordu hatta bazıları onun öz annesi olduğunu sanıyordu konuştuğunda. Ebrar da öz annesi gibi görüyordu zaten.

Aşkın Kokusu:BARUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin