Bölüm(30)

46.8K 2.7K 244
                                    


-Kürşad-

Uzun süre kurak kalmış topraklarda yaşar insan sonra bir gün hiç tahmin etmediğin zaman diliminde alıştığın o kurak topraklara yağmur yağmaya başlar. Yerler, ağaçlar yağmuru bereket sayar ve onu içlerine hapsederler. Bir koku sarar etrafı ilk olarak, ardından daha önce hiç duyumsamadığın bu koku izinsizce ciğerlerine dolar. Vücudunun her tarafında gezinip müptela yapar seni. Artık sık sık istemeye başlarsın o kokuyu. Sevmek, bağlanmak, alışmak... Ona yükleyeceğin isimlerin hiçbir anlamı olmaz.

Şimdi, sabahın güneş ışıkları altında masada sessizce oturmuş elindeki ekmeği büyük bir iştahla yiyen kadına baktıkça o yağmurun topraklara getirdiği kokunun bağımlılığını hissediyordum içimde. Başta ilgi çekici, zaman geçtikçe arzulanan ve istenen. Ve bunu izleyen zincir boyunca da bağlanmak, alışmak.

Önümdeki çay bardağını kavrayıp çayımdan bir yudum aldığımda Meva'nın bakışları üzerime çevrildi. Kaşları çatılıp dudakları düz bir çizgi halini aldığında hoşuna gitmeyen bir şeyler olduğunu anladım. Ve o şey her ne ise bendeydi.

"Kürşad, canım sen sadece çay içmeye mi geldin buraya? Düzgün bir şekilde kahvaltını yapar mısın?" Sözlerini bitirdikten sonra elindeki balı ekmeği bana doğru uzattı.

"Ben yiyorum canım sen yap güzelce kahvaltını."

"Kürşad, ekmek elimde kaldı." Gözlerini kısarak söylediği söz üzerine sahte bir korku takınarak elindeki ekmeği ağzıma attım. "Aferin, böyle uslu koca olmalısın ki bende sana güzel bakabileyim." Halinden memnun bir şekilde sandalyesine yaslandığında gülümsedim.

"Bugün ne yapalım? Yarın erkenden yola çıkacağız kalan vaktimizi güzelce geçirelim." Elindeki çatalı birkaç defa çevirdikten sonra aklına bir şeyler gelmiş olacak ki konuşmaya başladı.

"Biraz dolaşalım hem benim birkaç kıyafet almam lazım sonra da annemlerin yanına gideriz. Gitmeden onlarla bol bol vakit geçirelim."

"Olur, sen nasıl istersen. Hatta hep birlikte yemeğe mi çıksak? Bizim çocukları da çağırırım. "

"Çok iyi olur. Birlikte vakit geçiririz. Ben anneme ve Rabia anneme haber veririm sen Burak, Tufan işte sizinkilere haber ver."

"Tamam. Bu arada daha hiç peynir yemedin peynirden de ye."

"Benim yediklerime bakıyorsun ama sen hiçbir şey yemiyorsun!" Sahte bir kızgınlıkla söylenince ağzıma bir domates attım.

"Senin elin değmeyince iştahım mı kaçtı ne?" Hoşuna gitmiş olacak ki kızaran yanaklarıyla kocaman gülümsedi.

"Bugünlük idare edeceksin, kocacım. Evimize gidince sana güzel bir kahvaltı hazırlarım."

"Bu arada ev meselesini ne yapacağız? Buradan ev tutmamızı ister misin?"

"Gerek yok ki Kürşad. Sonuçta burada yaşamıyoruz ileri de ne olacağını bilemeyiz hem. Geldiğimiz zamanlarda da siz de ya da biz de kalırız. Burada ev işini boşver de asıl orada ne yapacağız? Ebrar benimle kalıyordu."

"Haklısın. Aslında köyde boş evler var onlardan birine yerleşebilir ya da Birce ile kalır."

"İyi de Birce de başkasının evinde kalıyor."

"Kaldığı evdeki teyzeyi tanıyorum. Yaşlı, sessiz biri konuşursak sıkıntı çıkaracağını sanmıyorum hatta hoşuna bile gider. Başlarda hep evin çok sessiz olmasından yakınırdı. Hem tansiyon hastası Ebrar'ın evde olması iyi olur."

Aşkın Kokusu:BARUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin