Bölüm(32)

40.4K 2.5K 159
                                    

Bu bölümü hgghnncb adlı tatlı okuyucuma ithaf ediyorum ^^

-Burak-

Adımlarım bembeyaz kardan örtüye bastıkça çıkan ses diğerlerinin adım seslerine karışarak kulaklarıma doluyordu. Bu ses ilk başlarda sinir bozucu bir hal alıp daha sonra kendini unutturan bir sesti. Saatler boyunca karların içinde bata çıka yürüdüğünde belli bir saatten sonra sesi algılamamaya başlıyordun. Bakışlarımı etrafta gezdirirken elimdeki silahı daha sıkı kavradım. Soğuğu bıçak gibi keskin hava yüzümün açıkta kalan taraflarını keserken soğuktan akan burnumdaki sümük bile donmaya başlamıştı.

"Hayrola Burak fazla sessizsin. Yoksa baklavalara verdiğin parayı mı düşünüyorsun?" Emre'nin alaycı sesi üzerine bakışlarımı dağlarda dolaştırmaya devam ettim.

"Yok yok parayı değil de başka bir şeyi daha doğrusu birini düşünüyordur şimdi."

"Gevezelik etmeyin de işinize bakın." Aksi bir ses tonuyla söylendiğimde Emre yanıma gelip bir kolunu omzuma attı.

"Sinirlenme kardeşim. Biz senin adına çok mutlu olduk valla halk arasından bir çapkın eksildi." Kolunu omzumdan atıp dirseğimi karnına geçirdim.

"Ne çapkınlığımı gördünüz?"

"Sen Emreye bakma kardeşim. Yakışıklı çocuksun ya kıskanıyor." Hüseyin tekrardan söze girince bu sefer Emre adımlarını hızlandırarak onun yanına gitti.

"Aklın arkada kalmasın." Yanımda işittiğim sesle hızla Komutana döndüm.

"Yok Komutanım. Aklım arkada falan kalmadı, işime odaklıyım."

"İşine odaklandığından şüphe etmiyorum zaten, koçum. Ama insan bu uçsuz bucaksız görünen beyazlığın üstünde yürürken aklına onlarca şey gelir. İlk başta da sevdikleri."

"Haklısınız, Komutanım."

"Bu arada sakın Ebrar'a bir yamuk yapayım deme. Ebrar'ı üzersen Meva üzülür. Meva üzülürse de ben üzülürüm. Haliyle zincirin son halkası olarak ben de seni üzerim. Kemiklerinin sağlam kalmasını istiyorsan dikkat et."

"Komutanım Ebrar bu saatten sonra benim kıymetlim yapamam öyle bir şey."

"Akıllı adamsın Burak. Bence de yapmazsın." Komutan cümlesini bitirdikten sonra başını diğer tarafa çevirip etrafa bakmaya başlayınca sessizce yutkundum. Tehditini tabi ki de hafife almıyordum, söylediği gibi kemiklerimi kıracağından en ufak bir şüphem yoktu.

Gözümün önüne Ebrar'ın şaşkın yüzü geldiğinde farkına varmadan gülümsemeye başladım. Her şeye bir lafı olmasına rağmen ondan hoşlandığımı itiraf edince tek bir cümle bile kuramamıştı. Sonumuz ne olurdu bilmiyorum ama insanın hayatına hayat katan bu kızla beraber bir yola başlamak istiyordum.

"Burak!"

"Emredin Komutanım!"

"Benimle gel, şu ilerideki barakayı kontrol edeceğiz."

"Emredersiniz Komutanım." Komutanın yanına gittiğimde Hüseyin de bizim yanımıza gelmişti.

"Komutanım, herhangi bir hareket yok ama yine de ben de sizinle geleyim."

"Hayır, sen diğerleriyle burada kal. Eğer tuzaksa arkada yardım için bekleyin."

"Emredersiniz, Komutanım. Ben yüksek bir yere çıkıp mevzi alacağım. Bir hareket görürsem bildiririm."

"Anlaşıldı, Emre ve Fatihe de söyle onlarda saklansınlar."

Komutanla birlikte yavaş ve dikkatli adımlarla barakaya doğru ilerlerken Komutanın çatılmış kaşlarına ve huzursuz yüzüne baktım. Pek iyiye alamet bir ifade değildi.

Aşkın Kokusu:BARUTWhere stories live. Discover now