-1-

14.6K 438 134
                                    

Ah ne güzel~
Annemin zorla yolladığı okulumdaki ilk günüm. Lanet olsun. Okumak istemiyorum. Babamın onca serveti var onlarla 273526373 yıl yaşayabilecekken annem okuyup meslek sahibi olmamı istiyor, aman ne mutluluk!

"Ya! Jimin-ah, Kwon Jimin!"

Tam arkadan gelen tanıdık sese dönecektim ki sırtıma bir öküzün atladığını hissettim.

"Jungmin! Aman tanrım seni pis öküz. Daha okulun ilk gününden sırtıma atlıyorsun kimsenin seni sevgilim sanmasını istemem."
"Aptal~ Benim gibi yakışıklı birini bulmuşsun sansalar ne olacak. Hem beni tanıyanlar zaten senin gibi bir çirkine bakmayacağımı bilir."
Söylediklerine biraz bozulup arkamı döndüm. Aslında beni özlediğini söyleyip gülmesini falan beklerdim. Ayrıca ben çirkin değilim senin gözlerin bozuk.
"Ya şaka yaptım, şaka. Sen dünyada gördüğüm en güzel kızsın Minnie~ Eminim bu yıl birçok erkek ağına düşecek!"
"Jungmin, öncelikle bana 'Minnie' demeyi kes lütfen. Ve bana kolay kız gibi davranma, erkekleri ağına düşürmek de ne demek? Daha önce bir erkeğe baktığımı gördün mü?!"
"Sana da şaka yapılmıyor. Bugün niye bu kadar alıngansın tatlım?"
"Annemin beni zorla yolladığı okulda en yakın arkadaşımdan biraz destek beklemem alınganlık mı oluyor Jungie?"
Son kelimeyi bağırarak söylemiştim çünkü insan içinde ona bunu söylememden nefret ederdi. Gözlerimi devirip okul kapısına doğru yürümeye başladım. Omzumda hissettiğim kolun sahibine bakınca küçük Jungie'min gülümseyişini gördüm. Ne olursa olsun en ağır tartışmanın sonu bile böyle bitiyordu,bu huzurlu hissettiriyordu.
"Şimdi Minnie sana anlatacaklarımı çok iyi dinle. Öncelikle yan yana oturmayacağız senin bir önünde olacağım çünkü benim yanımda kopya çekebileceğim biri oturuyor." daha ilk günümden bana ettiği ihanete bak! Pis köpek!
Gözlerimi dikip onu izlemeye başladım. Umrunda değildi çünkü konuşmaya devam ediyordu.
"Malesef sen okulun havalı çocuğuyla oturacaksın. Gerek olmadıkça kimseyle konuşmaz. Sakın onu rahatsız etme seni çöplükte ağzın kesilmiş bir şekilde toplamak istemiyorum. Bir de asla göz teması kurma taş olmanı da istemeyiz ve bir de ona doku-" ağzını elimle kapattım ve birden sitem etmeye başladım.
"Ya Jungmin ben okula geldim satanist kulübüne değil. Ne yani ilk gününden bebeğini bir katilin yanına mı oturtacaksın?!"
"Aslında ben değil, boş yer olmadığı için hoca oturtacak. Ayrıca onu rahatsız etmediğin sürece sorun yok."
Şu lanet olası hayvanat bahçesine adımımı bile atmamalıydım.
Zilin çalışıyla Jungmin kolumdan tutup sınıfa doğru götürdü beni, koridora girince biraz duraksadı ve yüzüme baktı.
"Jimin her zaman yanındayım. Ailem sensin yani biliyorum senin bir ailen var ama lütfen sen de beni ailen gibi gör. Senden başka kimsem yok. Senin kucağından, şefkatinden başka sığınacak yerim yok. Sadece annenin dediğini yapıp mezun ol küçük kız kardeşim~"
Aman tanrım! Geçirdiğimiz onca yıldan sonra artık bana kız kardeşim diyordu. İşte bu beklediğim şeydi. Onun gözünde bu değerde olmak harika hissettiriyordu. Ağlıyordum ama mutluluktan. Gözlerine bakıp ona sarıldım. O benim olmayan abimdi. Leylekler onu bizim eve getirirken yolda düşürmüştü sanırım.
"Aslına bakarsan aşık olmanı da istiyorum. Ah bir de Jiminnie ilk günden derse geç kaldık."
"Hassiktir koş!"
"Ağzını bozma aptal!"
Koşarken kafama yediğim darbe yüzünden biraz afallamış olsam da düşmeden sınıfa koşabildim. Kapıyı açmalı mıydım? İlk günden bunun olması tabiki benim harika şansımdan dolayıydı!
Yavaşça kapıyı tıklatıp kafamı içeriye soktum.
"Ah! Merhaba ben yeni öğrenci ve arkamda da Jungmin var. Sanırım derse geciktik."
O an yüzümün kızardığını hissediyordum hemde herkes bana bakarken! Hoca içeri girmem için işaret etti. Arkamda Jungmin'le içeri girdik. Ona yerine oturmasını söylerken bana biraz beklemem için baktı. Ben etrafa bakınırken sınıftaki fısıldaşmaları duyabiliyordum.
"Aman be yüzü gerçekten bir tanrıça gibi."
"O cidden güzelmiş."
"Onu ben kaptım beyler artık benim."
"Hey susun ve beni dinleyin çocuklar! Bu transfer öğrenci. Hadi tatlım kendini tanıt."
"Emh.. Merhaba ben Jimin. Kwon Jimin. Ah aslında kendimi nasıl tanıtırım bilmiyorum. Umarım ileriki zamanlarda arkadaşlığımı seversiniz!"
"Bu biraz garipti ama teşekkürler canım."
Öğretmen bişey arar gibi sınıfa bakındı. Sonra gülümsedi.
"Evet tek bir boş yer var o da Park Jimin'in yanı. Vay onunla aynı isimdesiniz. Ne güzel bence iyi anlaşabilirsiniz."
Hocanın gösterdiği en arkadaki sıraya baktım. Tek gördüğüm siyah bir varlığın kafasını masaya koymuş uyumasıydı.
"Ama hocam transfer öğrenci eğer bir aslan eğitmeni değilse Jimin ile iyi anlaşabileceğini sanmıyorum." tüm sınıftan kahkahalar yükseldi, o çocuk gerçekten bu kadar korkunç muydu? Tamam Jimin sakince git ve şu aynı isimde olduğunuz çocukla otur. Kendini mezun olmaya odakla. Çantamı sürükleyerek arka sıraya doğru ilerlerken bana iyi şanslar dileyen öğrencilere baktım. Ve sıramın önünde oturan Jungmin'e, bunu ona ödetecektim.
Sandalyeyi çekip oturdum. Çantamı yere koyup kafamı kaldırmamla onun kafasına çarpmam bir oldu.
"Ah, hassiktir!"
"Park Jimin! Kelimelerine dikkat et. Çocuklar siz de bana dönün konuya devam ediyorum."
İnsanların bakışları tahtaya kayınca yanımdaki çocuğa baktım kafasını tutup sessizce küfürler savuruyordu. Fısıldayarak ona kızmaya başladım.
"Aman ya altı üstü kafana çarptım ayrıca o odun gibi kafan yüzünden benimki çatladı."
"Seni öldüreceğim. Bu ne cesaret ya?! Sen nasıl beni uykumdan uyandırırsın?"
Gözleri sinirden kıpkırmızı olmuştu. Bu görüntüsü gerçekten korkutucuydu. Birşey diyemedim ve önüme döndüm. Bir süre yüzüme bakmaya devam ettiğini hissettim en sonunda eski haline döndü ve uyumaya başladı. İlk görüşte yüzüne pek dikkat edememiştim ama o güzeldi. Etkilenmiştim. Ay ne saçmalıyorsun Jimin?! Etkilendim de ne? Buraya okulu bitirmeye geldin. Ayrıca onun gibi leş biriyle kendini nasıl düşünürsün?
"Kwon Jimin? İlk günden bu kadar düşünceli görünmen ne garip. Herneyse ders burda bitti çocuklar. Çıkıyorum. Siz de yeni arkadaşınıza okulda yardımcı olun."
Hocanın çıkmasıyla herkes bana döndü. Yanımdaki öküz de bana bakıyordu. Kalktı ve gitti. Diğerleri de bunu beklermiş gibi hemen sıramın etrafına doluştular. Tam ağızlarını açıp beni soru yağmuruna tutacakken kapının yanından bir ses yükseldi.
"Yeni kız! Seni korkuttuysam özür dilerim."

LUNATICWhere stories live. Discover now