-3-

5.2K 284 28
                                    

-bir hafta sonra-

"Günaydın."
"Günaydın."
"Tamam daha gevezelik yapmayacağım bugün bu kadar konuşma yeter."
Aman be bay ego ne kadar da alınganmış. Altı üstü bir laf ettik yani.
"Ah bu arada gevezeliğe kaçacak ama birşey daha söylemem lazım."
"Ya şu gevezelik şeyini aşsak? Yani herkes benimle konuşmanı garipsediği için şey ettim ben onu. Bir hafta boyunca uzatacağını bilsem söylemezdim."
"Sadece seninle konuşmak iyi. Herneyse bundan sonra sana minik diyeceğim."
"Minik?"
"Sonuçta isimlerimiz aynı ve sana kendi ismimle seslenmek biraz garip. Ayrıca kırk yılın başı benden kısa birini buldum."
"Park Jimin sen söyledikleri kadar korkunç değilsin. Sanırım bundan sonra yanında kalacağım."
"Hayır, hayır asla hayatıma giremezsin!"
Ona bir adım attım ve koşarak kaçtı mı yani? Aptal,bunu yapmamalıydım. Dilime engel olamıyorum lanet olsun. Garip bir şekilde yanında kalmak ve onunla yakınlaşmak istiyorum. Sen bana ne yapıyorsun Jimin?
Sadece saçmalıyorum. Evet öyle yani ondan hoşlanmış olma fikri bile berbat. O yüzden sesini kes minik! Minik mi? Ben niye kendime minik diyorum?
"Günaydın yeni kız!"
"Günaydın ah sen şeysin.. Şey yani şey biliyorum ismini ismin şe-"
"Joonha."
"Evet evet osun sen. Hafızam pek iyi değildir aslında."
"Sorun yok ben kantinden iki kahve aldım ve birinin senin olabileceğini düşünüyorum. Hı ister misin?"
Gülümseyip elinden kahvemi aldım. Aslında pek de kahve sevmezdim ama kibarlık olsun diye içecektim mecburen.
"Jungmin gelmedi mi?"
"Onun bi işi varmış bugün gelmeyecek. Aslında sadece okuldan yırtmaya çalışıyor işi falan yok."
İyi çocuk aslında ne yani yanımda bu otursaydı dünya mı patlayacaktı? O öküzden iyidir.
"Joonha! Çık sınıftan!"
Al işte iti an çomağı hazırla. O somurtkan suratıyla girmesi yetmezmiş gibi bir de arkadaşımı kovuyordu.
"Sonra görüşürüz Jiminnie." dedi Joonha sınıftan çıkarken gülümsemeye çalışarak.
"Jiminnie?!"
"Ne?"
"O sümüklü şey sana Jiminnie dedi!"
"Desin sanane, ayrıca o senin gibi öküz değil bak kahve bile almış bana."
"Üstüne üstlük bir de kahve mi almış?"
Evet dememe vakit kalmadan elimdeki kahveyi alıp kafasına dikti. Pis öküz kaba aptal gerizekalı bay salak ego!
"Güzel değilmiş. Bir daha söyle sana kahve almasın."
"Senin niye bu kadar umrunda?"
"Kötü kahve içme diye şey ettim yoksa senden banane. Bir daha kahve istediğin zaman bana gel."
"Ben kahve sevmem."
"Ama o verince seve-ah!"
Sözünü tamamlayamadan birden durdu ve sıraya tutundu. Acı çekiyordu sanırım çünkü yüzünü buruşturmuştu.
"J-jimin iyi misin?"
Birşey söylemeyince biraz daha yaklaştım elleri titriyordu. Sakinleşmesi için elini tuttum. Ne olduğunu anlamaya çalışırken birden bana baktı bu sefer tüm vücudu titriyordu. Ellerimi biraz sıktı ve gözlerini kapattı.
"Revire götürmemi ister misin?"
"Hayır."
"İyi değilsin aptal!"
Bağırmamla birlikte gözlerini açıp bana odaklandı. Elleri buz gibi olmuştu. O ne derse desin revire götürecektim. Hareketlenmeye başladığım zaman başı dönmüş olacak ki düşer gibi oldu. Korkuyla düşmemesi için ona sarıldım. Bu.. Harika hissettiren bir şeydi ama şu an bunu düşünmek yanlıştı.
"Eğer yürüyebilirsen seni revire götürebilirim."
Birden toparlanıp bana baktı. Rengi solmuştu. Gerçekten iyi değildi.
"İ-istemiyorum ben."
Hızlı adımlarla arkasını dönüp sınıftan çıktı. Arkasından gitsem? Kızardı. Burada kalsam? Birşey olabilirdi. Arkasından git Jimin!
Sınıftan çıkıp etrafa bakındım ama kimse yoktu. Tam bahçeye doğru yürürken karşıma Shi Jin çıktı.
"Günaydın."
"Shijin acil yardımına ihtiyacım var Jimin'e birşey oldu!"
"Ne? Ne oldu?"
"Bilmiyorum. Elimdeki kahveyi içti ve sonra birşey oldu işte."
"Kahve mi içti?"
"İçti dedim ya!"
"Tamam tamam sakin ol. Ah pis velet hiç kendini düşünmez misin sen?"
"Ne olduğunu bana söyleyecek misin?"
"Hayır. Sana söylersem kafamı koparır. Sadece kendi kendine söylemesini bekle."
Birşey söylememe fırsat vermeden koşarak okuldan çıktı. Neden herkes garipti şu lanet cehennemde?!
-2 hafta sonra-
"Shijin farkında mısın Jimin iki haftadır okulda yok. Gerçekten korkuyorum."
"Ah güzelim korkma. Bugün 3. derse doğru gelir. Hem sen niye onu bu kadar merak ediyorsun?"
"Bilmiyorum. Onda birşey var."
Artık göz yaşlarıma engel olamıyordum. Shijin ne numarasını ne de adresini vermişti bana. O da haklıydı aslında öyle birşey yaparsa muhtemelen Jimin kafasını koparırdı. İki haftadır Jungmin ve o beni sakinleştirmeye çalışıyordu, her geçen gün daha çok korkuyordum. Sorunu neydi? O gün ona ne olmuştu? Aptal Park Jimin!
"Minnie hadi biraz kendine gel bebeğim. Jungie oppan senin için endişeleniyor."
"Sanırım bugün derse girmeyeceğim. Beni idare eder misiniz?"
Karşımda oturan ikili birbirine bakıp kafalarıyla onayladılar. Zil çaldıktan sonra herkesin sınıfa geçmesini bekleyip bahçeye çıktım. Giriş kapısının yakınındaki basketbol sahasının ortasına oturup onu beklemeye başladım. Çok özlemiştim. Okula gelmediği günlerde onu görmek için herşeyi verebilirdim. Korkunç hali bile harika geliyordu şu an gözüme. Yani ilk görüşte aşk klişelerine pek inanmazdım ama onu sadece bir hafta görmüştüm ve 2 haftadır bekliyordum.
"Ya duyuyor musun aptal Park Jimin? İki haftadır seni bekliyorum. Pislik! Gel artık iyi olup olmadığına bile emin değilim."
"İyiyim."
Gözlerimi açıp karşımdakine baktım. Aman tanrım bu oydu! Gerçekten zayıflamıştı. Gözlerinin altı mosmordu. Yüzü çökmüştü. Park Jimin sen korkunç görünüyordun.

-Park Jimin'den-
Okulun bahçesinden girdiğimde birden tanıdık bir ses duydum. Özlediğim bir sesti bu. Miniğin sesi!

"Ya duyuyor musun aptal Park Jimin? İki haftadır seni bekliyorum. Pislik! Gel artık iyi olup olmadığına bile emin değilim."
Ne diyordu bu, neden beni merak ediyordu? Aptal kız neden kalbime girdin ki?
Bir süre yüzüne baktım. Çökmüştü. Gözleri ağlamaktan şişmiş kıpkırmızı olmuştu. Kilo vermiş gibiydi. Daha fazla meraklandırmamak için aptalca konuşmasına cevap verdim.
"İyiyim."
Gözlerini açıp bana baktı. O gerçekten benim için korkmuştu. Kalbim ona karşı yumuşayamazdı. Hayır onu hayatıma almak istemiyorum. Yavaşça arkamı döndüğümde kolumdan tuttuğunu hissettim. Beni geri çekip gözlerime baktı. O gerçekten çok küçük görünüyordu. Dokunmaya kıyamayacağım kadar küçük...
Tekrar dönüp gidecekken minik bedeninin benimkini kavradığını hissettim.

"Eğer bir kez daha bunu yaparsan Park Jimin... Aslında seni tehtid edecek birşeyim yok. Ama kırılacak bir kalbim var."

LUNATICHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin