-36-

2K 146 11
                                    

Kafamı Jimin'in karnına yaslamış simsiyah gökyüzünü izlerken birden konuşmaya başladı.

"Üşüdün mü?"

Biraz üşümüş olsam da bozuntuya vermemek için hayır anlamında sesler çıkarttım.

"Burnun kıpkırmızı olmuş üşümüşsün."

Üstündeki örtüyü bana doğru iteledi.

"İkimize de yeter bu."

Örtüye sarıldıktan sonra birkaç gündür içimde tuttuğum şeyi büyük bir cesaretle Jimin'e söylemeye karar verdim.

"Hani o yazdığın mektuplar var ya!"

Sanki yaptığım şeyi biliyormuşçasına cevapladı.

"Evet."

"Çöpe attım ben onları."

Sinirleneceğini düşünsem de bir süre sessiz kaldı.

"Yenilerini yazmak zor olacak."

Söylediği şey beni üzmüştü.

"Yenilerini yazmana gerek yok Jimin."

Birşey söylemek istercesine derin bir nefes aldı fakat sonra vazgeçti.

Sustu.

Yattığım yerden kalkıp çatının kenarına geçtim.

Her ne kadar ürkütücü bir yüksekliği olsa da burası cidden güzeldi.

Bacaklarımı aşağıya sarkıtıp oturdum.

Gözlerimi kapatıp birşeyler mırıldanmaya başladım kafa dağıtmanın en iyi yolu buydu.

Birkaç saniye sonra yanımda hissettiğim sıcaklıkla açtım gözlerimi.

"Düşersen seni tutacak biri olmalı değil mi?"

Kafamı sallayarak elimi tutup kafasını omzuma yaslamasına izin verdim.

"Tüm hayatım boyunca beni tutacak biri olmalı haklısın."

Kafamı onunkine yaslayıp konuşmaya devam ettim.

"Jimin ileride evlenirsek eğer, çocuklarımız garipseyecektir."

"Neyi?"

"Onlara annenin ve babanın adı ne diye sorulduğunda ikisine de Park Jimin cevabını verecekler."

Kıkırdayıp cevap verdi.

"En azından iki isim birden ezberlemek için kafa yormayacaklar."

Boşta olan elimi kafasına koyup saçlarıyla oynamaya başladım.

"Seninle hayal kurmak güzel minik, bunu da özleyeceğim."

Konuşmama izin vermeden devam etti.

"Saçlarımla oynamanı ve küçük bir kuş gibi nefes almanı da..."

Ciddi ciddi konuşuyorduk.
Her ne kadar iyileşme ihtimali yüksek olsa da o hep ölüme odaklanmıştı.

"Ben de en çok kokunu özleyeceğim sanırım, sıcaklığını da özlerim. Yani kısa bir süre de olsa ben buna alıştım. Büyük bir boşluk olacaktır eminim."

Benim konuşmamla şaşırmıştı.
Yine karşı çıkacağımı düşünüyordu.

"Sesini duymak istesem duyamam, gözlerine bakmak istesem bakamam. Bir sürü videomuz var bana ne kadar yeterler bilmiyorum."

"Konuyu kapatalım mı minik?"

"Niye ki? Her seferinde ciddi ciddi konuşuyordun."

"Ne biliyim sen itiraz etmeyince bir garip oldum."

"Üzülme, seni kaybetmeyeceğim."

"İlk defa öleceğime inandığım gün buradaydım, 12-13 yaşlarında filandım. O günden beri dilediğim tek şey burada mutluyken ölmekti. Ama biliyor musun minik? Seninle tanıştığımdan beri dileğim ölmemek oldu. Biraz daha senin yanında kalmak, seninle olmak, seninle ölmek!"

"Bu gerçel olabilir."

"Ama bir önceki dileğimi sürekli dile getirdim, bunu ise ilk defa sesli söylüyorum."

Telefonunu çıkarıp titreyen elleriyle birine mesaj attı.

"Bu gece herşey değişecek meleğim."

Ne dediğini ilk olarak anlamasam da birkaç dakikanın ardından nefes alış verişinin hızlanmasıyla içimden büyük bir küfür savurdum.

O bunun olacağını biliyordu ve son gecesi olduğunu düşündüğü için kendince bana veda etmişti.

Park Jimin!

İlk değil ikinci dileğin gerçekleşmeli!..

____
Ya finale kadar bana küfür ediceksiniz evet dlcjcşdjflf
Ben de sizi seviyorum meleklerim💫

LUNATICHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin