-25-

2.2K 160 25
                                    

Memnuniyetle mırıldandım.

"Eminim gecemiz akşam yemeğinden daha iyi geçecek!"

"Hadi ama şunu kafama vurup durma! Acıkmıştım."

"Herneyse."

Kıkırdayıp başımı arkaya yasladım.

"Üşüdün mü?"

Hayır anlamında salladım kafamı. Otelin bahçesi her ne kadar soğuk olsa da Jimin'le vakit geçirebileceğim en iyi yer burasıydı.

"Minik bak ne diyeceğim."

"Hı?"

"Bir daha içmek istersen... Bana söyle olur mu?"

"Niye ki?"

"Çünkü sarhoş olduğunda çok dürüst oluyorsun ve çok savunmasız."

"Tamamdır ejderhacık!"

"Söz ver ama ne olursa olsun bana söyleyeceksin."

"Tamam ama sen de nerede olursan ol geleceksin."

"Söz, her yerde ve her durumda! Hiç fark etmez. Geleceğim."

Soğuktan bir anlığına titrediğimi hissettim.

"Bir de üşümediğini söylüyorsun! Baksana nasıl da titredin, bekle hırka alıp geleceğim."

"Emredersiniz anne!"

Hızla kalkıp gitti.

Otel kapısından girişini de izledikten sonra gözlerimi kapatıp rüzgarı dinledim.

"Sonunda gitti! Sizi izlemek beni çileden çıkarıyor!"

Joonha'nın seslenmesiyle gözlerimi açtım.

"Yine ne var?"

Hiçbir şey olmamış gibi sırıtarak yanıma oturdu.

"Onun neresini seviyorsun anlamıyorum güzelim."

Karşı çıkacakken konuşmamam için
derin bir iç çekti.

"Hayır yani ondan daha yakışıklıyım,
neden beni sevmedin ki?"

Gözleri dolmaya başlamıştı.

"Eğer derdin boysa, daha uzunum."

Kendimi suçlu hissettim bir anlığına.

"Üzgünüm Joonha. Bu şey isteyerek olmuyor, seni üzmek istemezdim."

"Oh haklısın."

Gözlerini uzak bir yere kenetledi.

"Onun gibi hasta olsaydım, bana aşık olurdun değil mi? Ona acıyorsun. Zaten senin sorumluluğunu kaldıramaz ki. Eminim bir süre sonra sen de sıkılırsın, onunla ilgilenmek zor gelir."

LUNATICWhere stories live. Discover now