-37-

2.1K 153 53
                                    

"Midem bulanıyor."

Siktir!

Çatının kenarından kalkıp birkaç adım attıktan sonra olduğu yere çöktü.

Koşarak yanına gittim.

Yine aynı şey oluyordu.

Kafasını boyun çukuruma yaslayıp rahat bir konum aldı.

Ben de bacaklarımı uzatıp ona destek oldum.

"Ambulans gelecek. Sadece herşey bitene kadar yanımda kal minik."

Sol elimle elini tuttum, boşta kalan elimi ise saçlarının arasında gezindirdim.

"Bunun olmasını istemiyorum, lanet olası ilk dileğim gerçekleşmemeli. Üzgünüm miniğim."

"Üzgünüm ejderham."

Yavaş nefeslerini boynumda hissediyordum.

Bir elini yavaşça kaldırarak saçlarımı okşadı.

"Tanrım, kaç gündür benim şampuanımı kullanıyorsun?"

Kıkırdadı.

"Kokusunu seviyorum."

"Beni anlat."

Anlamadığımı belli etmek için sesler çıkardım.

"Beni bana anlat minik."

Bir süre düşündükten sonra konuşmaya başladım.

"Sen.. Hayatımda gördüğüm en soğuk, en güçlü kişiydin. En azından seni tanıyana kadar. Kahveyi elimden alıp zarar göreceğini bile bile içtiğin zaman birşeyler hissettim, daha önce hiç tatmadığım bir duyguydu bu."

Titreyen sesime eklenen gözyaşlarımla biraz sustum. Ardından devam ettim.

"İlk defa aşık oldum ben meleğim. Bunlar nasıl anlatılır bilmiyorum. Daha çok küçüksün Jimin, bu sana olmamalı."

Konunun bu olmadığını anlayıp kendi kendime itiraz ettim.

"Oh konumuz bu değildi dimi? Sana ilk sarıldığım zamanı hatırlıyor musun?"

Yavaşça konuştu.

"Basketbol sahasındaki mi?"

"Evet, birçok şey hissetmiştim. Normalde soğuk olan vücudun benimkiyle birleştiğinde ateş gibi oluyor biliyor musun?"

"O gün.. Kendime seni yanıma almamam gerektiğini söylemiştim. Keşke sözümü tutsaydım."

"Sözünü tutmadığın için mutluyum."

Sessiz de olsa hıçkırıklarını duyabiliyordum.

"İleride... Çocukların olursa minik, onlara beni anlat. Nasıl güzel günler geçirdiğimizi, birbirimizi nasıl da güzel sevdiğimizi anlat."

"Çocuklarımıza bunları sen de anlatabilirsin."

Burukça gülümsedi.

"Biraz zor olacak biliyorum miniğim, ama sen bunu atlatabilirsin. Sadece sakin kal. Sakın kendine zarar verme."

"GİDECEKMİŞ GİBİ KONUŞMA APTAL!"

Bağırmama ben bile şaşırsam da o gayet sakindi.

"Yapma böyle, kabullenmezsen olmaz."

"Diyene bak!"

Kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı.

"Son kez..."

Dudaklarını benimkilere yaklaştırdı.

"Yorulursun."

"Bundan sonra önemi kalmaz ki."

Biraz daha yaklaşıp birleştirdi dudaklarımızı.

Sıcak gözyaşları benimkilere karışıp da akıyordu artık.

Eğer..

Eğer Park Jimin, bu sonsa...

Seni asla affetmem.

Eğer bir daha o güzel gözlerine bakamayacaksam...

Kendimi affetmem!

Eğer nefesini kalbimde, sıcaklığını tenimde, gülüşünü kalbimde hissedemezsem...

Arkandan gelirim.

Seninle!

Dudaklarını hafifçe ayırıp nefes nefese gülümsedi.

Bu gülümsemede bir sürü anı, bir sürü duygu vardı.

İlk öpücüğüm, ilk gülüşüm, ilk aşkım.

İlk aşkım Park Jimin'in son gülüşü...

"Herşey için miniğim... Teşekkür ederim!"

Kapanan gözlerinden düşen bir damla yaşa bile minnettar bir şekilde fısıldadım.

"Herşey için büyüğüm... Teşekkür ederim!"

______
Ayoo sjxncıxhxxojf
Sadece finale kadar bana küfür etmeyin🙃

LUNATICWhere stories live. Discover now