-18-

3K 181 25
                                    

"Oh bunu yapabileceğimden emin değilim."

"Kendine güven bebeğim. Sadece biraz daha tize çıkman gerek. Bunu yapabildiğini biliyorum."

Dudaklarını kemirerek bana baktı. Ona sesini geliştirmesini söyledikten sonra çok çalışmıştık.

Tekrar denedi. Bu sefer daha iyiydi ama yeterli değildi yine.

Önümüzdeki nota sehpasına baktım.
Kalemi alıp birkaç notanın üstünü çizecekken elimi tuttu.

"Eğer tonu biraz daha indirirsek zorlanmazsın diye düşündüm."

"Hayır, yapacağım."

Gülümseyip birçok kez denemesini izledim.

Çok inatçıydı ve bu onu başarıya götürüyordu. Yorulmuş gibi görünüyordu, durup biraz soluklanması için bir işaret yaptım.

O da bunu bekliyormuş gibi kendini yere attı.
Kolunu kafasının altına koyup nefesini düzenlemeye çalıştı.

"Siz çocukların işi bitmedi mi?"

Jungmin'in içeri girmesiyle ikimiz de oraya döndük.

Tam bittiğini söyleyecekken Jimin araya girdi.

"Biraz daha çalışacağız hyung."

"Yorulmadınız mı daha? Herneyse Shijin gelene kadar burada bekleyebilir miyim?"

"Shijin niye geliyor ki? Bugün cumartesi."

"Basket çalışacağız."

İkisini de tanımasam aralarında birşey olabileceğini düşünürdüm.

Sonuçta kim cumartesi günü okula birşeyler çalışmaya gelir ki?
Tabi biz Jimin'le istisnayız.

"Hey minik ayakta niye bekliyorsun?"

Düşüncelerimi dağıtıp yanına oturdum.

Birşey dememe fırsat bırakmadan beni yanına çekti.

Kollarıyla dolayıp omzuma başını koydu.

"Minik?"

"Hı?"

"Biz hiç ciddi anlamda öpüştük mü?"

"Sanırım hayır, niye sordun ki?"

Anladığını belirten bir mırıldama çıkardıktan sonra beni hızla kucağına aldı.

Anın şaşkınlığıyla öylece kaldım.

"Jimin?"

Gülümseyerek gözlerimin içine baktı. Yüzünü benimkine yaklaştırıp kuruyan dudaklarını ıslattı.

Tam aradaki mesafeyi kapatacakken gelen hıçkırık sesiyle o tarafa döndük.

"Ah hyung? Burada olduğunu unutmuşum."

Jungmin yüzü kızarmış bir şekilde bize bakıyordu.

LUNATICWhere stories live. Discover now