0.6 Olayların Başlangıcı

902 83 18
                                    

Kollarını yastığa sıkıca doladıktan sonra yüzünü bastırmıştı. Siyah saten çarşaflar ayaklarına dolanmış, büyük yatakta tek başına yatmaktan dolayı üşümesini engelliyordu. 

"Fy ngwraig..."

Fısıltısı boş odada dönüp dolaşıp kendisini buldu. Siyah olan karanlık duvarlar arasındaki yalnızlığının kanıtı gibiydi. Artık biliyordu, efsanenin ne anlama geldiğini biliyordu. İçindeki nefret duyguları yok olup gitmiş, bambaşka duygular yerini almıştı.  

Onu özlüyordu mesela... Kollarını kendi çevresine sarıp bacaklarını da yukarı çekerek yatağın ortasında kıvrılıp kaldı. Shizuo'nun, eşinin, nefesinin ona gelmesi en azından bu hayattayken imkansız bir şeydi, biliyordu. İçini saran üşümenin üstünü ne kadar örterse örtsün geçmeyeceğinin farkındaydı. 

Düşüncelerini bölen tiz sesle yataktan kalkmadan el yordamıyla telefonu bulmaya çalıştı. İkinci çalışında ulaşmış ve açmıştı.

"Alo?"

"Yo İzaya, uzun zaman oldu?"

Duyduğu sesle tüyleri diken diken olurken yattığı yerden kalkarak sırtını yatağın başlığına vererek bakışlarını tavana dikti. 

"Nishi..." Fısıltı gibi çıkan sesini kendi bile zor duymuştu.

"Yalnızsın, şimdi bile." Keskin ve net çıkan sesinden şu anda kendisini sinsi bir yerden izlediğini anlamıştı.

"Beni takip eden sen miydin? Uzun zamandır bunu hissediyordum ama kim olduğunu arasam da bulamadım."

"Ben istemedikten sonra bana ulaşamazsın, bunu biliyorsun." 

Sıkılmış bir şekilde nefesimi dışarı üflemiş ve bakışlarımı açık pencereden karanlık gökyüzüne çevirmişti. Bu gece de fazla yıldız yoktu. "Bu işe bir son verecek yaşa gelmedik mi hala? Hadi kozlarımızı son kez paylaşalım artık ve sonlandıralım."

Nishi'nin sıcak bir tonla gülüşünü duyduğun da gözlerinin önünde ilkokul sıralarında yan yana oturdukları günler canlanıvermişti. Onun çocuksu hesapsız kahkahaları sandığı kadar hesapsız değildi. Henüz sadece çocuk sayılabilecek yaştayken bile, yaptığı hesaplamalar ve karalamalarla kendisinden her zaman bir adım önde olmuştu. Şu anda olduğu kişiyi bile yaratan oydu. Ona olan ölesiye nefreti...

"İkimizden biri ölmedikçe bu hesaplaşma bitmez İzaya, bunu biliyorsun." 

"Ölmek gibi bir niyetim yok Nishi, ben ölürsem o yaşayamaz." Doğru, en azından bu hayatta onun mutlu bir hayat yaşayabilmesi için elimden geleni yapabilirdi. 

"Ona hala söylemedin! Senin suçlu olduğunu düşünüyor, beni öldürdüğünü sanıyor hala... Onu kullandığını ve bir katil olduğunu... Sahi İzaya, sevdiğin kişi tarafından böylesine nefret edilmek nasıl bir duygu?"

"Bunların hiçbiri seni ilgilendirmez Nishi, istediğin buydu ve başardın. Geçmişten konuşmamızın bir anlamı yok, yakında bu işe artık bir son vereceğiz."

"İkinizi birden öldürmekte cazip bir fikir ama üstelik birinizin ölmesi yeterli öyle değil mi? Bu kişi neden Shizuo olmasın?"

İzaya duydukları ile hışımla yataktan fırlayarak pencerenin önüne geldi. Nishi'nin oralarda bir yerde olduğunu biliyordu. Hayır, hayır! Bir daha aynı şeyleri yaşayamazdı. Delirirdi, çıldırırdı ama kaldıramazdı.

"Eğer onun kılına zarar verirsen sana yaşayabileceğin en korkunç ıstırapları yaşatacağıma yemin ederim Nishi!" 

"Tanrım İzaya, bir sakinleş. Bu yüzündeki ifade, wow tüylerimi diken diken ettin." İzaya'nın sesini daha önce hiç bu tonda duymamıştı ve yüzündeki o korkunç ifade... Gerçekten harikaydı. Uyanmak üzere olan vahşi bir hayvan gibi tıpkı. Narin ve ürkek olan omegaların yüzünde asla göremeyeceğiniz türden bir ifadeydi. Nishi kıkırtılarını zorlukla bastırarak tekrar konuştu. 

"Eşine zarar vermeyeceğim sevgili omega, rahatlayabilirsin ama senin için olan planlarım başka. Sen benimle geleceksin ve kendini buna hazırlasan iyi edersin. Sabah seni alacağım."

İzaya bakışlarını yere indirerek pencereye arkasını döndü ve sessizce düşündü. Artık buna bir son vermesi gerektiğinin o da farkındaydı. Nereye gideceklerini bilmiyordu ama Shizuo'dan fazla uzaklaşırsa kendini kötü hissedip hasta hissedeceğini biliyordu. Yine de bunu yapmak zorundaydı. Bir elini eşinin kendisinde bıraktığı ize götürerek narince gezdirdi. Onun varlığını seziyordu o izde. Hayatlarındaki en büyük tehditti Nishi. Çocukluğundan beri... Bu kez ikinci bir defa düşünmeyecekti onu öldürmek için. 

"Tamam." Cevap beklemeden telefonu adamın yüzüne kapattı ve tekrar yatağına yönelerek kendini yatağa bıraktı. Shizuo... Onu görmek istiyordu...   


*Merhaba sevgili okuyucular, umarım keyifler iyidir. Bu hikayemi birinci kişinin ağzından yazmak istemiştim ama yazarken kendimi öyle bir kaptırıyorum ki fark etmeden hikaye ilahi bakış açısına dönüyor ve ben her seferinde tek tek kelimeleri, ekleri düzeltmek zorunda kalıyorum. En sonuna hikayeyi baştan sonra ilahi bakış açısı ile yazmaya karar verdim. Sanırım bu bir alışkanlık :)) Bu yüzden diğer bölümleri de düzenleyerek tekrar yayınlayacağım. Art arda bildirim gelirse mazur görün. 

Bölümün kısalığından ötürü de kusura bakmayın. Uzun aralıklarla bölümler geldiği için kısa da olsa ama sık olsa belki daha çok hoşunuza gider diye düşündüm. Birde bu kurguladığım bir hikaye değil, tamamen spontan ilerliyorum dolayısıyla devamı ile ilgili düşünmem gerekiyor tutarsızlıklar olmasın diye, çünkü inanın hiçbir fikrim yok neler olacak? Düşüncelerinizi benimle paylaşmaktan çekinmeyin kim bilir belki de ilhamım olur :))

Görüşmek üzere.

    

    

Deze afbeelding leeft onze inhoudsrichtlijnen niet na. Verwijder de afbeelding of upload een andere om verder te gaan met publiceren.
Efsane (Shizaya AU)Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu