1.0 İlk Aşk İlk Cemre

843 79 14
                                    

*Her bölüm yorumlarınla beni yalnız bırakmadığın için bu bölümü sana ithaf ettim şekerim. İyi okumalar millet. 


Shizuo elinde sıkıya sıkıya tuttuğu viski bardağıyla karşısındaki boş duvara diktiği gözleriyle bambaşka bir alemde gibiydi. Yaklaşık on dakikadır kıpırdamadan öylece bakıyor, bakıyordu boşluğa. Gözlerinin önünde tanıdık ve eski bir filmin oynadığından kimsenin haberi yoktu.


"Aaaaaaa!!" 

İzaya bir anda koridorun sonundan elinde koca sırayla fırlayan Shizuo'yu gördüğünde bir çığlık koparmıştı. Elindeki sandviçi karşısında oturan Nishi'nin kucağına fırlatır fırlatmaz kahkahaları eşliğinde okulun demir parmaklıklı çıkışına doğru koşmaya başladı. 

Nishi yanından bir hışım geçen Shizuo'nun peşinden bakarken omzunda hissettiği elle başını sahibine kaldırdı. 

"İzaya Shizuo'yu çileden çıkaracak ne yaptı yine acaba?" Shinra otuz iki dişinin birden gösterecek büyüklükte bir gülümseme sunarken etrafa, Nishi kırgın bakışlarını kucağına çevirmişti.

"Bilmiyorum, İzzy'e akıl sır erdiremez kimse bence."

Shinra onu onayladığını belli edercesine başını sallarken İzaya'nın kalkarak boş bıraktığı yere oturmuştu. 

"Yine de ikisi bundan keyif alıyorlarmış gibi görünüyor." 

Aynı anda başlarını pencereye çeviren gençler aşağıya bakmışlardı. Bu sefer Shizuo'nun elinde bir futbol sahasının kalesi vardı, okulun bahçesinde İzaya'yı kovalamaya devam ediyordu. İkisi okulun bahçesinden çıkarak gözden kaybolurken Nozomu Sensei'de sınıfa girmişti.

İzaya yarını yokmuş gibi koşmaya devam ederken bir anda önüne fırlayan kediye basmamak için sağa doğru kaydığında dengesini kaybederek boylu boyunca asfalta yapıştı. Alnını yere sürtmüş ve kızarmasını sağlamıştı. Aşırı hızlı koştuğundan göğsü hala inip kalkıyor, şakaklarından boncuk boncuk terler boynuna ilerliyordu. Rüzgardan sulanan gözleri, soğuktan kızaran yanakları ve burnuyla düştüğü yerde öylece kalmıştı. 

Shizuo onun kızarmış ve soyulmuş minik minik taşlar batmış ellerine baktığını görünce elindeki levhayı uzak bir köşeye fırlatarak ağır adımlarla yanına ilerledi. Gördüğü manzara içindeki sinirin uçup gitmesine sebep olmuştu. Minik elleri avucuna alarak temizledi ve yanmaması için şefkatle üfledi. Ardından İzaya'yı ayağa kaldırarak elini bırakmadan önünden yürümeye başladı.

Arkasından onu takip eden İzaya'ya yandan bir bakış attığında yanaklarını şişirmiş üzgünce bakışlarını yerden kaldırmadığını görmüştü. Yolun köşesini döndükten sonra ilk gördüğü eczaneye girerek İzaya'nın hafiften kanayan alnı için krem ve yara bantları alarak yürümeye devam etti. Okula en yakın parka gelmişlerdi. Boş bir banka ilerleyerek oturmasını sağlamış ve ipek kadar yumuşacık saçlarını elleriyle okşayarak alnından çektikten sonra yaraya pansuman yapmıştı. İzaya'nın üzerinden ayırmadığı gözlerinden yanaklarına damlayan bir yaşı gördüğünde içinden kopup giden bir şeyler hissetti. 

Sanki onun değil kendi canı yanıyormuş gibi. Nasıl akıl almaz bir şeydi bu. Yara bandını dikkatle yaranın üzerine koyduktan sonra ellerini onun iki yanağı üzerine koyarak yaşları sildi ve gözlerinin içine baktı. Yüzü aldığı her nefesi hissedebileceği kadar yakınındaydı. 

"Ağlama İzaya, sakın ağlama. Her göz yaşınla içimi dağlıyorsun kor ateşlerinle." Kollarını siyah saçlı gencin etrafına sararak onu göğsüne doğru bastırdı. Dudaklarından dökülen kelimeler ruhundan kopup gelmişti. Bazen kendisini gerçekten hiç anlamıyordu.

Efsane (Shizaya AU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin