2.7 Ben Buradayım

480 55 10
                                    



Genç adam oturduğu bar taburesinin üzerinden kalkarken esmer tenli arkadaşı hafif sarhoş olmuş halde kolunu tutmuştu.

"Nereye gidiyorsun dostum hava daha yeni kararıyor?"

Shizuo Tom'a gülümseyerek baktı.

"Güzel bir gündü ama artık gitmem gerek."

Bir anda koluna yapışıp onu çeken kadına doğru rahatsız edici bir bakış attı. Sanki farkında değilmiş gibi kolunu göğüslerine sürtüp duruyor ve gözlerini zorlukla açmaya çalışarak söylemeye çalıştığı cümleleri dile getiremiyordu. Başka bir sarhoş daha!

"Lütfen beni bırakır mısın Vorona-san? Bence artık sizde eve gitseniz iyi olur."

Genç kadın büzdüğü dudakları ile daha çok Shizuo'nun dibine girdi.

"Ama ne güzel eğleniyorduk Shizuo senpai, neden gidiyorsunuz?"

Shizuo çattığı kaşlarıyla hızla geriye doğru hareket ederek kendini ahtapot gibi saran kadının kollarından sıyrılabilmişti. Bir beta olmasını umursamıyordu ama itici kokusu yüzünden üstündeki omegasının kokusu silinecek diye aşırı derecede rahatsız olmuştu. İfadesini sert tutarak kadına döndü.

"Üzgünüm ama eşim beni bekliyor. Kendinize iyi bakın."

Daha çok Tom'a bakarak konuşmuştu ardından hızla hesabını ödeyerek kendini ona basık ve havasız gelen mekandan dışarı attı. Ellerini cebine atmış İzaya'yı göreceği için heyecanlı hissetmişti bir anda. Eşim evde beni bekliyor diyebilmek bile öylesine içini ısıtmıştı ki tek başına kalabalık caddede yürürken aptal aptal sırıtmadan edememişti. Ah, hesapçı minik pire, ona neler yapıyordu böyle! Hevesle adımlarını hızlandırdı. Neredeyse koşacak kıvamdaydı. Zaten yeterince geç kalmıştı...

Eve yaklaşırken içinde hissettiği hesapta olmayan sıkıntı yüzünden telefonunu çıkarıp baktı. Ekranda gördüğü cevapsız aramalara kaşları çatılırken İzaya'dan gelen çağrılar içine kuşku düşürdü. Mekanın gürültüsünden duymamış olmalıyım diye düşünüp hızla onu geri ararken büyük bir sabırsızlıkla açmasını bekledi. Fakat kimse açmıyordu... 

Daha da büyüdü endişe, gittikçe korkuya dönüşüyordu. Tedirginlikten deliye dönerken sıktığı parmaklarının bembeyaz olmuş boğumları arasından telefonunun parçaları yere döküldü. Yine başka bir telefonunu daha kırmıştı.

Nefesini daraltan göğüs kafesine oturmuş büyük bir yumru ile adımlarını daha da hızlandırdı. Ne olduğunu bilmiyordu ama bir şey vardı ta derinlerinde sezdiği. Ve sezgiler asla yalan söylemezdi. Apartmanı görüş alanına girdiğinde sırtından aşağıya inen soğuk bir ürperti hissetti tekrar. Evet, kesinlikle ters bir şeyler vardı.

"İzaya..."

Dudakları sevdiği adamın adını fısıldarken koşmaya başladı ruhunu çaresizlik sarmış bir şekilde. Acele, acele etmesi gerekiyordu. Apartmana girer girmez aldığı kokuyla nefesini tuttu. Bu olamazdı değil mi? Hem de evde olmadığı bir zamanda! Lanet olsun! Tüm günler içinden neden bugün?!

Kendisini esir alan omegasının baskısı ve yoğunlaşan kokusu adeta bana sahip ol diye bağırıyordu benliğine. İçinde körüklenen ateşle koşar adım geçti merdivenleri. Kapıya ulaştığında elleri titriyordu. Zar zor tuttuğu anahtarı kapıya sokmaya çalışırken neredeyse boşverip kapıyı kıracaktı. Neyseki açılmıştı...

İçeri girer girmez gözleri anında yerde kıvrılıp kalmış ve sürekli acıyla inleyen omegasını görmüştü. Ayakkabılarını bile çıkartmayı akıl edemez halde ona doğru yürüyerek hızla yerden kaldırırp kucağına aldı. İzaya'nın ağlamaktan gözleri kızarıp şişmiş ve bilinci acıya dayanamamış olmasından ötürü kapalı olsa bile acı dolu haykırışları dudaklarından dökülmeye devam ediyordu. Adeta canından can koparıyordu bu ıstırap dolu feryatlar.

Onu kırmaktan korktuğu bir sanat eseriymiş gibi naziklikle odalarına taşıyarak yataklarına yatırdı. Ellerini genç adamın boynundaki izden bir an olsun çekmiyordu.

Ben buradayım.

Yanındayım sevgilim.

Sessiz çağrıları ile duyurmaya çalışıyordu kendini bıkıp usanmadan. Varlığını ona daha da çok hissettirmeye çabası içinde üzerlerindeki kıyafetlerden kurtuldu ve içini doldurdu aynı hızda. Dudaklarını ısırık izinin üstünde gezdirdi, öptü, yaladı, tekrar ısırdı. Ona her dokunduğunda genç adamın acısının biraz daha azaldığını hissedebiliyordu. Rahat rahat nefesler almaya başladığını gördüğünde tek beden olmuş vücutlarını daha rahat bir pozisyona getirerek çok yavaş ve narince hareket etmeye başladı.

Onu sahip olduğu acılardan kurtarmak, ona zevklerin en güzelini yaşatmak ve belki de mümkünken bir çocuk verip daha da mutlu etmek istiyordu. Dakikalar sonra gözleri açılan beden sonunda ona yüzünde bir tebessümle bakabildiğinde derin bir nefes çekti içine, uzun zamandır nefessiz kaldığını yeni algılamıştı.


*Kısaydı ama olsundu, hoştu <3

Efsane (Shizaya AU)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora