1.2 Anılar

934 79 28
                                    


"İmparator yine yolculuğa çıkacakmış." Genç kız önündeki ahşap geniş kovadaki kaynar suya alışkınmış gibi ellerinin kıpkırmızılığına aldırmadan daldırıyor ve çamaşırları sertçe çitelemeye devam ediyordu.

"Ciddi misin? Daha geçen ay dönümünde dönmüştü halbuki kuzeyden?"

Alnından çenesine kayan bir kaç damla teri silmek için kolunu kaldırdığında kendisine merakla bakan arkadaşıyla göz göze geldi ve parmağını kendisine yaklaşması için işaret etti.

"Aradığı çok değerli bir hazine varmış diyorlar." Bunu duyan esmer küçük kız heyecanla geriye doğru sıçrarken gözünün içi parladı. Merakla kendinden daha büyük olduğu belli olan ve çamaşırlarla meşgul kıza doğru eğildi.

"Fumiko-san sen hiç imparatoru gördün mü?" Küçük kızın sorusu diğerinin kendini beğenmiş bir gülümseme sunmasına neden oldu. Çok önemli bir şey söyleyecekmiş gibi yaptığı işi yarım bırakarak bir elini beline atmış ve başını kaldırarak kıza tepeden bir bakış atmıştı.

"Tabi ki onu gördüm. Bir keresinde ona yemek götüren hizmetkarların arasına girebilmiştim."

Küçük kız ellerini çırparak pembeleşmiş yanakları ile daha fazlasını duyma heyecanı ile büyüğün gözlerinin içine bakmaya devam etti.

"Sadece bir an için tabağı sehpaya koyarken görebildim ama hiç unutmadım. O... Onun çok güzel siyah uzun saçları vardı. Kırmızı değerli taşlar gibi parlak gözleri ve kırmızı gülleri kıskandıracak renkte dudakları vardı. Hilal gibi biçimli kaşları, gür kirpikleri, porselen gibi kusursuz bir teni vardı. O... O çok güzeldi Mira." Genç kızın gözleri uzaklara dalmış gibi anılarında kaybolmuş görünüyordu.

"Bir omega olduğunu duydum." Mira'nın fısıltı gibi çıkan sesi genç kıza ulaştığında bakışlarını ona çevirdi.

"Evet, bu yüzden tüm hizmetkarlar beta olmak zorunda. Bu bir kraliyet emri." Bir sır verir gibi sessizce konuşmuş ardından yaptığı işe devam etmişti.

Sarayın shoji kapıları ya da kağıt duvarları bu iki kızın dedikodusunun gizli kalmasına izin vermemişti. Saray katibi son kez üstünü başını düzeltip ellerini kel olan kafasının üstünden geçirdikten sonra sürgülü kapının önünde gür sesiyle bağırdı.

"SARAY KATİBİ EMRİNİZE AMADE MAJESTELERİ."

"İçeri gel!" Emredici sesi duyar duymaz tekleyen kalbiyle beklemeden ona kapıyı açan muhafızları geçerek içeri adım attı.

İmparator üzerindeki kırmızı altın işlemeli pelerinini omuzlarına atmış beyaz içlikleri ile odasında bir ileri bir geri yürüyordu. İpeksi saçlarını gelişigüzel bir kurdele ile arkasında toplanmış, bir şeyler düşünüyor gibi görünüyordu. Sağında başını önüne eğip ellerini birbirine bağlayarak kıpırdaman duran ve yanından hiç ayırmadığı baş hizmetçisi duruyordu.

Saray katibinin içeri girdiğini fark edince bakışlarını ona dikmişti direk.

"Sonunda! Sana vereceğim emirleri yazmaya başla. Gün batmadan saraydan ayrılacağım."

Saray katibi eğdiği başını kaldırmaya cesaret edemezken elinde tuttuğu parşömenleri hazırlamıştı.

"Pek Sevgili Ana Kraliçe,

Efsane (Shizaya AU)Where stories live. Discover now