0.9 Nishi

818 83 37
                                    

Ağır adımlarla merdivenleri çıkarak son zamanlarda onun hiç çıkmadığı odasına girmişti. Genellikle yaptığı gibi yine pencere pervazına oturmuş dışarıdaki uçsuz bucaksız gibi görünen okyanusu izlerken bulmuştu siyah saçlı adamı. Avucunun içinde sıkıya sıkıya tuttuğu sade kahvesindeki acılık gibi bir ifade vardı yüzünde. Kendi parmakları arasındaki ağrı kesicilere çevirdi bakışlarını. İç çekerek ona doğru yürüdü.

"İzaya, al bunları iç. Biraz olsun ağrılarını geçirir."

İzaya başını çok ağır hareketlerle arkasına çevirip karşısındaki adama baktı. Omuzlarına kadar gelen koyu karamel saçlarını arkasında ufak bir at kuyruğu yaparak toplamıştı. Üstündeki mavi gömleği sanki vücuduna özel olarak dikilmiş gibi aynı mükemmellikte oturmuştu. Koyu yeşil gözlerini kendi kahvelerine dikmiş bakışlarını bir an olsun kaçırmıyordu. 

"İstemiyorum Nishi, nasılsa ömrümü uzatmak için bir işe yaramayacak." 

Nishi çattığı kaşlarıyla İzaya'nın elindeki kahveyi alırken ilaçları zorla ona vermişti. 

"En azından şu andaki hissettiğin ağrıları geçirecek." 

İzaya'nın buruk gülüşü dudaklarını yarım yamalak sarmışken kıstığı gözleri ile bakışlarını Nishi'ye odaklamıştı. Karşısındaki adamda kendi gibi pencerenin diğer tarafına yerleşirken en az Shizuo kadar uzun olan boyu ona sıkıntı çıkarıyordu. Yüzünden her zamanki gibi hiçbir ifadesi okunmuyordu. Elinde tuttuğu İzaya'nın kupasından bir yudum kahve içtiğinde hala kendine bakan İzaya'ya yöneltti bakışlarını. 

"Beni böyle izlemen hoşuma gitse de aklındaki düşünceleri merak etmiyor değilim." 

"Artık bir pencere pervazına sığamayacak kadar büyüdüğünü düşünüyorum. Halbuki ilkokuldayken boylarımız aynıydı."

Nishi keyiflenmiş gibi hafifçe gülümsedi.

"Sen ise aynı narinlikte ve zayıflıktasın hala. İnsanda koruma hissi uyandırıyorsun."

İzaya birer ateş parçasına dönen yakut gözlerini Nishi'nin gözlerine sabitledi. Gözlerinde tıpkı alevler dans ediyor gibiydi. Öfkesini nasıl böyle somutlaştırabiliyordu Nishi anlam veremiyordu. 

"O yüzden mi hayatımı cehenneme çevirdin?"

Nishi'nin yüzündeki gülümseme daha da büyürken bakışlarını İzaya'nın öfke dolu gözlerinden kaçırarak dışarıya doğru baktı. Hafiften yağmur çiselemeye başlamıştı ve denizin üzerine düşen damlalar hoş bir görüntüye neden oluyordu. 

"Hayır, bu sadece... Kendi zayıflıklarım yüzündendi." Fısıltı gibi çıksa da erkeksi sesini duymuştu İzaya, başını dizlerinin arasına alırken o da aynı sessizlikte cevapladı.

"Canın cehenneme!"

İkisi de bir daha kıpırdamadan aynı sessizlikte dışarıdaki yağmuru izlediler. Geçen bir saatin ardından sessizliği bozan Nishi oldu. 

"Bir yolu yok mu hiç? Bu aranızdaki bağı kırmanın bir yolu? Birbirinizden ayrısınız diye böylesine hastalanman saçmalık!"

"Bir yolu yok. Eğer bir yolu olsaydı ve bunu bulsaydın eminim Shizuo sana minnettar olurdu." İzaya'nın Shizuo derken ki sesi titremişti istemeden. Onu en son gördüğü günden bu yana bir buçuk ay geçmişti ve öylesine bir özlem vardı ki içinde bunu ifade edecek kelimeler henüz var olmamış gibiydi.

Nishi sinirle yumruğunu sıktı, hep istediği omega bir adım uzağındaydı ama ona dokunamıyordu bile. Shizuo'nun ona sahip olduğunu öğrendiği anda her şeyi planlamış ve onları kolayca ayırmıştı. Buna rağmen sekiz senedir İzaya hep onun için imkansız olmuştu. Onunla birlikte burada, bu şekilde yaşamayı kabullenmişti. Kendisini sevmese bile, ona dokunamasa bile, istediği kadar ona bakabiliyor, onunla konuşabiliyor, birlikte zaman geçirebiliyorlardı. Bir şekilde bu yeterdi.

İlkokulda yaptıklarının intikamını İzaya ondan almıştı zaten, yaşarken ölü bir adama çevirmişti kendisini ve şimdi ise burada ikinci bir intikam için bulunduğunun farkındaydı onun. Onları ayırdığı için ama bu ilkokulda yaptıklarından farklı hissettiriyordu. Bu kez kendisini gerçekten öldüreceğini düşünmüştü, haftalar geçmesine rağmen İzaya hala bunu neden yapmamıştı? Ona bir çok kez bu şansı vermesine rağmen. Aklına gelen sorularla kaşları çatılırken cevabı kendisinden duyması gerektiğine karar vererek ona sormayı denedi. 

"İzzy?" 

"Ne var insanlığın yüz karası?" Nishi İzaya'nın cevabı ile eğlenerek neşeli bir kahkaha attığında İzaya ona ifadesiz bir yüzle bakmaya devam etti. Yüzünde mimik oynanamamıştı. 

"Ah, ne diyeceğimi unutturdun bana." Birden aralarındaki mesafeyi kapatarak İzaya'nın ellerini kendi avuçlarına aldı. Kendi büyük elinin yanında İzaya'nın elleri daha küçük kalmıştı. Küçük ve buz gibiydiler... Aynı yavaşlıkla dudaklarına götürerek ısıtma çabası ile nefesini üfledi narin parmaklara. Ardından bakışlarını İzaya'nın dipsiz bir kuyuyu andıran derinlikteki gözlerine çevirdi. 

"Neden beni hala öldürmedin? Beni öldürebilir ve geri dönebilirsin. Zaten ölü bir adamı öldürmen hiçbir şeyi değiştirmez."

İzaya ellerini Nishi'nin elleri arasından hızla çekerek kendi çevresine doladı. Başını pencereye doğru çevirerek aralarındaki göz temasını bozdu. 

"Her şeyi yapabilirim ama bir insanı öldüremem. Bir katil değilim ben." 

"Ama o gün-"

İzaya hırsla Nishi'ye dönerek ona sinirli bir ifade ile baktı. Genç adamın lafını kestiği sırada sesi oldukça yüksek çıkmıştı.

"O gün sana bıçak fırlatanın ben olmadığımı ikimizde biliyoruz. Benim bıçağım avucumun içinde duruyordu ve arkamdan hızla gelen bıçak seni vurdu planladığın gibi. Öyle güzel rol yaptın ki Shizuo gerçekten benim seni vurduğumu düşündü."

Nishi büyümüş gözlerle ona bakarken oldukça şaşkın görünüyordu. Yüzünde fazla ifade göstermeyen Nishi'nin bu kadar şaşırması doğal olarak İzaya'yı da şaşırtmıştı. Az öncekinin aksine daha sakin ve kısık sesle devam etti İzaya.

"Bilmiyor muydun?" Yüzündeki şaşkınlık sesinin tonuna da bürünmüştü. Nishi sadece başını sallamakla yetindi.

"Sen olduğunu düşündüm hep. O zaman? Orada başka biri daha mı vardı?"

İzaya ve Nishi birbirlerine öylece bakarken akıllarından geçen düşünceler hemen hemen aynıydı. Üçüne birden tuzak kuran fakat planları kısmi olarak işleyen bir başka şahıs daha... O esnada İzaya'nın burnu kanamaya başladı birden bire. Eli hızla burnuna giderken başını geriye doğru atmıştı.

"Ah lanet, yine mi?"

Bunu gören Nishi üzerindeki gömleği bir çırpıda çıkardıktan sonra İzaya'nın burnuna tampon yapmaya başladı. Boşta olan kolunu onun incecik beline dolayarak diğerini de dizlerinin altına koyup kucağına almış ve seri adımlarla banyoya koşmuştu. 

"Ne demek yine? İzaya, senin bana anlatmadığın daha neler var?"

İzaya yine bilincinin kapanacağını anladığı sırada dudaklarından tek bir kelime döküldü.

"Shinra..."




*Nishi, Nishi diyoruz da bu genç nasıl görünüyor acaba?? Şu anda tam da aşağıdaki gibi görünüyor arkadaşlar :) Gözleri de yeşil, çok hoş bence.

*Nishi, Nishi diyoruz da bu genç nasıl görünüyor acaba?? Şu anda tam da aşağıdaki gibi görünüyor arkadaşlar :) Gözleri de yeşil, çok hoş bence

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Efsane (Shizaya AU)Where stories live. Discover now