2.8 Dile Gelen Korkular

569 55 1
                                    



Shizuo sırtını yatağın başlığına dayamış göğsünde yatan İzaya'ya kollarını dolamıştı. İçeriyi havalandırmak için açtığı pencereden henüz yeni doğan güneşe bakarken manzaranın ne kadar güzel olduğunu ve kollarının arasında tuttuğu mutluluğu ile buna şahit olabilmenin ne kadar muhteşem olduğunu düşünüyordu.

"Düşünceli gibisin Shizu-chan?"

Başını kaldırırp kendisine bakan kızıl gözlere baktı, yine her defasında olduğu gibi içi titredi. Dudakları ağırlıkla hareket ederken İzaya'yı saran kollarını daha da sıkılaştırmıştı.

"Korkuyorum ışığım..." Durgun sesi sessizde olsa odayı doldurmuştu...

İzaya çattığı kaşlarıyla minik ellerini Shizuo'nun göğsüne dayayarak hafifçe doğrulmaya çalıştı yatakta.

"Ne demek korkuyorum Shizuo? Sen hiçbir şeyden korkmayacak kadar cesursun."

Genç adam kendisine bakan derin gözlerden ayırmadı gözlerini. Bir insanın sahip olmak isteyebileceği en büyük hazinesiydi kollarında ki adam. En kıymetlisi, aldığı nefeslerin tek sebebi ve hayatını aydınlatabilen tek ışıktı. Dünyayı yaşanabilir bir gezegen kılan güneş gibi onun hayatını da yaşanabilir kılan içini ısıtan varlıktı sevdiği adam. Bu dünya da kimisi güç isterdi, kimisi servet, kimisi kendisini takip edecek köleler kimisi uçsuz bucaksız topraklar. Kimisi sağlıklı olmak isterdi, kimisi başarılı, kimisi bir evlat, kimisi bir ev... İnsanların beklentileri ve doyumsuzluğu dur durak bilmezdi. Onların arasında ömrünü tükettikçe her şeye şahit olmuş, daha çok öğrenmişti.

Ellerini yavaşça kaldırarak kıpırtısız duran sevgilisinin yanağına koydu ve kırılacak bir narinlikte okşadı. Shizuo'nun ise, varolduğundan beri istediği tek şey sadece kollarının arasındaki varlık olmuştu hep. Alnını siyah saçlının alnı ile birleştirirken dudaklarına doğru fısıldadı.

"O kadar mutluyum ki, bozulmasından korkuyorum ruhum! Seni kaybetmekten ödüm kopuyor. Bir daha seni görememekten, bir daha bu tatlı sesini duyamamaktan, bir daha sana dokunamamaktan korkuyorum. Bir daha seninle buluşamayacak olmak, bu kokuyu içime çekemeyecek olmak, senin ruhsuz bedeninle karşı karşıya kalacak olmak... Beni bir ödlekten daha beter korkak yapıyor aşkım...

Kabusu oluyor karanlık gecelerimin. Yüreğimi bir mengene gibi sıkan el oluyor, ciğerlerime dolan su oluyor nefessiz bırakan, ruhumun ıstırabı gibi sensizliğe dair her şey... Beni çıldırtıp, delirtecek tek şey... Öylesine çok seviyorum ki seni, inan düşüncelerinin sınırında dahi olamaz, hayal bile edemezsin bunu."

İzaya sağ gözünden kayan bir damlanın yanağını okşayan elle buluşmasını takip etti. Kaşları çatılırken hafif havaya kalkıp birleşmiş, buğulu gözleri sulanmıştı. Sevdiği adamın elini yüreğinin üstüne koyarak kalbini hissetmesini istedi. Gözlerini kapayarak bir iki dakika sesinin sakin çıkması için kendine zaman tanıdı.

"Emin ol Shizuo, bu en az benim seni sevdiğim kadar... Ben ki, senin hiçliğe karışan varlığın yüzünden defalarca çıldırıp delirdim zaten ama sen korkma sakın. Yokluğumdan ötürü seni ağlarken görmektense senin ardından ağlayan olmayı seçebilirim. Bu acıyı senin yaşamandansa ben defalarca üstlenebilirim sadece mutlu ol ve gül sevgilim. En çok gülerken yakışıklısın." Akan gözlerine inat yüzünü aydınlatan bir gülümseme ile baktı eşine. Onunda dolan gözlerini fark etmiş kollarını hesapsızca boynuna dolamıştı. Shizuo'nun bildiği ama İzaya'nın bilmediği bir şey vardı ki, İzaya bir daha asla bu acıyı çekmeyecekti...

"Kendini iyi hissediyor musun?"

Shizuo'nun endişeli sesi ile ondan ayrılırken hızla burnunu çekmiş ve gözlerinde biriken tüm yaşları yok etmişti.

"Evet, hatta çok iyiyim ama Shizu-chan nasıl ilaç kullanırken döneme girdim anlamıyorum."

İzaya'nın yerde sabitlemiş gözleri ile bir şeyler düşünen hali onun buna mantıken bir cevap aradığını gösteriyordu. Shizuo bir suçlu gibi iç çekti ardından İzaya'nın saçlarını okşadı yavaşça.

"Sebebi benim ve Shinra'nın senin iyiliğini düşünerek ilaçlarını değiştirip yerine vitamin olan başka ilaçları içmeni sağlamamızdandı. Bedenin oldukça zayıf düştüğü için tehlikedeydi fakat sana bunu söyleseydik benimle olmayı kabul etmeyeceğinden gizlemeye karar verdik. Zaten aynı evde kaldığımız için yanında olacaktım ve acı çekmene izin vermeden seni rahatlatmayı planlamıştım. Şimdi birlikte olsak bile yine de o acıyı çekmene engel olamadım, çok kötü bir kocayım."

Üzgün bakışlarını omegasından kaçıran genç adamın hissettiği pişmanlık elle tutulur cinstendi. Gerçekten kendisini kötü hissediyor olmalıydı.

"Senin suçun değildi ki, nereden bilecektin Shizu-chan? Üstelik şimdi iyiyim, önceden olsa kızardım evet ama beni düşündüğün için böyle bir şey yaptığını anlayabiliyorum. Bundan sonra ilaçları kullanmayacaktım zaten. Sadece beklediğimden erken oldu."

"Sence... İşe yaramış mıdır?"

İzaya genç adamın bakışlarının kaydığı noktaya gözlerini dikerek yüzünde bir tebessüm ile elini karnının üzerine koydu.

"Henüz emin olamam, belki bir kaç hafta sonra?" Seslice kıkırdadıktan sonra kendini birden genç adamın kucağında buldu. Kalçalarında hissettiği sertlikle istemeden yutkunmuştu.

"Belki de devam edip işimizi garantiye almalıyız." Shizuo'nun hınzırca bakan bakışlarına bilmişlikle karşılık verirken sesi oldukça net çıkmıtşı.

"Artık dönemde değilim ki, bu bir işe yaramayacak."

Kalçalarıyla buluşan büyük eller içini ateşe vermişçesine teninin ısısını arttığını duyumsuyordu. Kalbi göğüs kafesine sertçe vururken heyecanla gözleri parladı.

"Amaç ve eylem aynı olduktan sonra sonuç pekte önemli değil şu anda." İçinden Shizuo'nun hazır cevaplılığına şaşırırken kendini çoktan kollarının arasındaki genç adama bırakmış ve tüm düşünceler aklından uçup gitmişti...


*Bunlarda ne azgınmış on bölümdür sevişiyorlar demeyin ama *-* :D Balayındalar onlar hala olacak o kadar artık ^^ alskjlkasjlaskjl



Efsane (Shizaya AU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin