C • VI.

3.1K 265 65
                                    

Göğsüm acıyor çünkü kalbim kırılıp duruyor.
Uyuşmuş durumdayım ve titremeden duramıyorum.
Ve hepimiz başarısız olabiliriz.

Okul dolabımın kapağını kapatır kapatmaz Aren ile göz göze geldim. Kitaplarına sıkıca sarılmış, dudağının kenarını endişeyle ısırıyordu. Geldiğini fark etmediğim için biraz ürkmüştüm ama neyseki bunu belli etmedim. Eğer belli etmiş olsaydım bakışlarından gizleyemediği endişe dağılır, yerini hayrete bırakırdı.

"Yine mi sen?" dedim bıkkınlıkla.

Son haftalarda sürekli etrafımda dolaşıyordu. Yaşadığımız orospu çocuğu Campbell faciasından sonra ondan tamamiyle uzak durmak istememe ve bunu yaparken zorlanmama rağmen benden uzaklaşmıyordu. Kızlarla ilgili bir çeşit mıknatısa sahip olduğumu biliyordum ama Aren Osborne çekim alanımda değildi, bir Japon yapıştırıcısından beterdi.

"Sadece seni ikna etmeye çalışıyorum."

"Toz ol etrafımdan."

İçten içe zorlansam da ona sırtımı döndüm. Arkamda bırakarak neredeyse koşar adımlarla koridordaki kalabalığın arasında yürümeye başladım.

Saçmaydı. Gerçekten saçmaydı. Dört sene boyunca kalabalık da olsa birçok kez aynı ortamda bulunmuştuk. Birbirimizle toplasak on kez anca konuşmuş iki insan olmamıza rağmen sanki uzun zamandır hep konuşuyormuşuz gibi davranması sinirlerimi zorluyordu. Sikik koca Campbell Lisesi'nde yıllarca dikkatimi çeken tek kızdı ve yıllarca, beni fark edecek mi diye meraklandığım, tıpkı diğer kızlar gibi gözleri etrafta benim için dolaşacak mı diye egoist bir tavırla beklediğim tek kızdı.

Şimdiyse boktan bir devlet bursu için peşimdeydi. Yalnızca bunun için. Aksini iddia eden hiçbir tavır sergilemiyordu.

Ama öyle olsa ne olacaktı ki? Aren gibi kızlar, benim gibi erkeklerin dengi olamazlardı. Çünkü onların hayattaki beklentileriyle benim hayattaki beklentilerim oldukça farklıydı ve bir noktada keskin yol ayrımlarında uzaklaşıp dururlardı. Hayatımda ilk defa, kendimi bir kız için yeterli göremiyordum ve bu tüm sinir sistemimi mahvediyordu.

"Tanrım!" Kolumdan yakalayıp beni durdurmaya çalıştığında bu sefer irkildiğimi gizleyemedim. "Lütfen biraz yavaş yürü. Sanki seni kovalıyorum."

Soluklarını toparlayabilmek için düzenle nefes alıp vermeye çalışıyordu. Avucundaki sıcaklığı kollarını sıyırdığım kazağımın açıkta bıraktığı tenimin altında hissederken kafayı yemek üzereydim. Nefeslerini düzene sokmaya çalışan oydu ama bu kez benimkileri mahvetmişti.

Elinin altında yalnızca heyecandan gerilen kaslarımdaki problemi hissetmişti ki, hemen geri çekildi. Sanki çok sıcak bir şeye beklemeden eli değmiş gibi hızlı bir refleksle yapmıştı bunu. Seslice genzini temizleyip bakışlarını benden kaçırana kadar ona dik dik baktığımı fark etmemiştim bile.

"Bak, gerçekten bundan çok sıkıldım. Ben senden yardım falan talep etmedim. Orospu çocuğu müdürün talep etti."

"Küfür etmeyip beni birazcık dinler misin?"

"Sikeyim, ben mi küfür ediyorum? Beni buna zorlayan sizsiniz. Sanki tüm dünya-"

"Bursu kendim için istemiyorum."

Bir anda sözümü kestiğinde duraksadım. Yine kaşlarımı çatmıştım ama bu sefer, içine düştüğüm hayret çukurundan dolayıydı.

Aren Osborne o bursu kendisi için istemiyordu yani, öyle mi?

A Certain Romance || hoodWhere stories live. Discover now