C • XI.

2.5K 244 58
                                    

Başka bir geceye veda etmeyi istemiyorum.
Ve yürüyüp gidişini izlemeyi...
Şehir ışıklarında yansımana izin vermeyi istemiyorum.
Ve aynı hataları yapmayı...

"Natüralizm akımının kurucusu sayılan yazar kimdi?"

Yüzümü buruşturdum. Hayatımda duyduğum en saçma sorulardan birisiydi. Üstelik her şeyden önce, ezber yeteneğim berbattı. Şarkı sözleri ezberlemek dışında sanırım... daha önce Natüralizm akımının kurucusu sayılan yazarı mı ezberleme ihtiyacı mı duymuştum sanki?

"Nereden bileyim ben-"

"Calum!" Aren kaşlarını çatıp sinirle inledi. Narin parmakları arasında tuttuğu edebiyat notlarının yüzüne bastırıp geri çekerken sakin kalmak için derin bir nefes alıp verdi. "Bak, bunu yaklaşık yüz on üç kez tekrarladık. Hala ezberleyemedin mi?"

Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Yayılarak oturduğum sandalyemde doğrulup dik otururken "Gerçekten saydın mı?" diye sordum. Ki aslına bakarsanız saydıysa çok da şaşırtıcı bulmayacaktım. Rakamlarla arası cidden iyiydi ve saçma bir şekilde sürekli onlarla içli dışlı olmaktan keyif alıyordu.

Bütün bu ders çalışma zırvalıklarına rağmen ben de onunla vakit geçiriyor olmaktan keyif alıyordum. Yanımda olduğu her saniye ona biraz daha fazla düşüyordum ve bu hiç adil değildi. Beni o gün neden öptüğüyle ilgili kafamda milyonlarca soru vardı, ama o soruların altını aradığımda bir cevap bulamıyordum. Benim için dünyanın en güzel kızı olmasının yanı sıra, inanılmaz şirindi de. Sadece ben değil, annem ve babam da böyle düşünüyordu. Annem bana sürekli onun hakkında sorular sorup duruyordu.

Annesi ne iş yapıyor?

Babası ne işle meşgul?

Kaç kardeşler?

Onu geçen gün kasabanın parkında köpeğini gezdirirken gördüm, onların mı sahiden?

Ve bunun gibi daha sayamadığım, çoğu da aklıma gelmeyen milyon tane soru vardı. Babam sessiz kalmayı ve annemin aksine beni boğmamayı tercih etse de; Aren gibi değiştiğimin, onun bana iyi geliyor olduğunun farkındaydı. Bu yüzden de mutluluğunu belirtiyordu.

Annemin de sevindiğini biliyordum. Şükran gününden sonra beni o kadar çok sıkıştırıp anlatmam için etimi bükmüştü ki, şöyle üstünkörü olmasına dikkat edeceğim şekilde Aren hakkında konuşmuştuk.

Özellikle tıp fakültesinde okumak istediğini söylediğimde heyecandan kafayı yiyecekti az kalsın.

"Hey,"

Elini beni gerçek dünyaya tekrar döndürmek istermiş gibi gözlerimin önünde salladı. Gülümseyerek ve biraz da hayretler içindeki tatlı bulduğum bir ifadeyle beni izliyordu. Başımı aceleyle iki yana sallayıp oturduğum yerde yeniden dikleştim.

Söz konusu Aren olduğunda hep böyle oluyordu işte.

"Dalmışım."

"Fark ettim." Başını yavaşça sallayarak beni yanıtladı. "Çalışmaya başladığımızdan beri odaklanamıyorsun."

Ses tonunda bana kızan veya da beni ölümüne azarlamaya çalışan bir şey yoktu. Aksine anlayışlıydı. Kafama bir şeylerin takıldığını sezmiş gibiydi. Bu kızın yapmakta iyi olmadığı bir şey var mıydı sahiden? Ona olan yoğun hislerimden dolayı mı böyle hissediyordum bilmiyordum ama sanki yaptığı her şey mükemmeldi. Dünyaya örnek olması için getirilmiş bir melekten hiçbir farkı yoktu gözümde.

A Certain Romance || hoodWhere stories live. Discover now