"I will not give you up this time."

2.3K 214 118
                                    

∞ 

Bir kız buldum,
Güzel ve tatlı.
Benim için bekleyen kişi olduğunu,
Asla bilemezdim.
Çünkü aşık olduğumuzda sadece çocuktuk.
Bunun ne olduğunu bilmiyorduk.
Bu sefer senden vazgeçmeyeceğim.
Sevgilim, sadece beni yavaşça öp.
Tek sahip olduğum kalbin.
Ve gözlerinde, sende benimkini tutuyorsun.
Bebeğim, karanlıkta dans ediyorum.
Kollarımda seninle,
Çimlerin üzerinde çıplak ayakla,
Favori şarkımızı dinliyoruz.
Dağınık bir halde olduğunu söylediğinde,
Nefesimin altından fısıldadım.
Ama duydun,
Sevgilim, bu gece mükemmel görünüyorsun.

∞ 

"Asıl önemli olan, sevmeyi öğrenme çabasıdır durmadan," demiş Jane Austen.

Sanırım bunun en büyük örneği benim için Calum Hood'dan başkası değildi. Bay Campbell'in odasına girdiğim ilk gün, bunun Calum'la bir ilgisi olabileceği aklımın ucundan bile geçmezdi. Onun zor bir çocuk olduğunu söylediğinde, bulunduğumuz an içerisinde bir tepki vermemiş olsam bile içten içe katılmıştım. Calum zordu, belki de çok zordu. Ama her zaman onun için savaşmaya değecek bir nokta buluyordum. Sanki onun içinde benim bir parçam, benden habersiz bir şekilde saklanmıştı.

Ona karşı içimde hissettiğim o çekim en başından beri vardı. Birbirimizden uzak durmaya çalışıyor olduğumuz ise yadsınamayan bir gerçekti o zamanlar. Ben derslerime odaklanmaya çalışıyordum, o ise müziğine. Uğraşlarımızın peşinde koşmak bizi birbirimizden uzaklaştırır zannediyordum.

Ama on yedi yaşındayken hayatıma adımlamasıyla birlikte bir daha asla çıkmayacağını anlamam, acı da olsa deneyimlediğim bir şeydi. Bundan artık emindim.

Çünkü bana sevmeyi öğretmişti. Emin olmamı sağlayacak olan tek şey buydu, Calum Hood ile birlikte sevmeyi öğrenmiştim. Tenimde kimsenin göremeyeceği bir iz, kalbimde kimsenin edinemeyeceği bir yer kazanmıştı. Cildimdeki tek bir sıcak dokunuşu ayaklarımın altına bütün yıldızları serebiliyordu. Bana hala bir zamanlar olduğum o genç kızı hatırlatıyordu.

Altmış yaşıma gelsem bile, on yedi yaşındaki Aren Osborne içimde saklı kalacaktı. O kızın duyguları ben yirmi iki yaşındayken hala taze kalmamış olsaydı, bugün de Calum karşımda duruyor olmazdı.

Hayatıma yeniden adımlamaya başladığında yüreğimde çok büyük bir korku vardı. Aklımda ise sadece tek bir soru vardı ki o soru, bütün endişelerimin dile getirilmesi için oldukça kısa bir yoldu.

Nasıl yapacaktık?

İlk zamanlar, lisedeki zamanlarımı bana anımsatacak kadar zor geçmişti. Korkularım uyanıktı. Doğru düzgün uyuyamıyordum, hepsi kesik kesikti. Gözlerimi açtığımda yanımda Calum'u bulamama korkusu çok baskın geliyordu her şeye. Uykusu kaçtığı için salonuma gidip televizyon izlediği, ama ben onu yanımda bulamadığım için ağlayarak uyandığım çok fazla gece olmuştu.

O zamanlarda bana daha önce hiç olmadığı kadar sıkı sarılıyordu.

"Kasabayı özlemişim," dedi verandanın merdivenlerinde yanıma otururken. Saat akşam dokuz buçuğa doğru geliyordu, yemek yemek için David ile Joy'u bekliyorduk. Calum dışarıda oturduğumu görünce beremi ve atkımı da getirmişti. Oturmadan önce bereyi kafama gelişi güzel bir şekilde geçirirken atkıyı komiklik olsun diye tüm yüzümü örtecek şekilde sarmıştı.

Atkıyı sıyırıp daha düzgün bir şekilde boynuma sardım. Beremi de düzeltirken kar soğuğunun uzuvlarımdaki etkisini daha az hissetmeye başlamıştım.

A Certain Romance || hoodWhere stories live. Discover now