A • XII.

3K 252 79
                                    

En karanlık gece, hiç bu kadar parlak hissettirmemişti,
Sen yanımdayken.

Uyandığımda gün ağarmaya çok yakındı. Sırtım hala Calum'ın nefes aldıkça dinginlikle inip kalkan göğsüne yaslıydı. Güçlü kolları karnımın üzerinden bana o kadar sıkı sarılmıştı ki, sanki o uyurken çekip gitme ihtimalim varmış gibi endişe duyduğunu hissetmiştim. Onu orada öylece bırakıp gidecekmişim gibi...

Sanki bunu gerçekten bize yapabilecek kadar gaddar olan kişi benmişim gibi.

Yattığım yerde kıpırdanıp doğrulmaya çalıştığımda göz kapakları hemen aralandı. Karnımın üzerindeki kolunu biraz daha sıkılaştırdığında hiçbir yere kıpırdayamadım.

"Biraz daha uyu."

Mırıldanışı kulaklarıma dolduğunda midem düğümlenmeye başladı. Uykuya gerçekten çok ihtiyacım vardı. Önceki günlerde de zaten sabahlayıp durmuştum, hep birkaç saatlik uykularla ayakta kalmıştım. Bütün bunlar olmasa bile gerçekten uykuya ihtiyacım vardı. Ama yapamıyordum. Uykuya daldığım her seferinde ve gözlerimi açtığımda, tıpkı Calum gibi ben de onun gitmesinden korkuyordum.

Ki tüm kızgınlığıma ve öfkeme rağmen bunu itiraf etmek benim için kolay değildi.

"Okula gitmem lazım."

Yattığı yerden doğruldu. Kolu hala karnımdaydı. Yüzünü buruşturmasından ve çıkardığı kısık sesli ama acı dolu mırıldanışlarından her yerinin tutulduğunu anlamıştım. Fakat anlamamış gibi yapmaya çalıştım.

En azından denedim.

"Bugün cumartesi ve saat daha-"

"Benimle ilgileniyormuş gibi yapmak zorunda değilsin."

"Seninle ilgileniyormuş gibi yapmıyorum. Seninle zaten ilgileniyorum."

O an gözlerine bakıp söylediklerinde ne kadar samimi olduğunu okuyabilmek isterdim. Yine o kahverenginin en sıcak ve en canlı olan gözlerine bakıp, kandırılmaya müsade gösterebilmek isterdim. Beni terk ettiğini unutmak isterdim. Yaşadığım kaybın taze acısının üstüne bir de kendisini acımasızca eklediği gerçeğini unutmak isterdim. Yeniden yalanlara inanmayı isterdim.

Çünkü hepimiz ancak kandırıldığımızda mutlu bir hayat sürebiliyorduk.

Kolundan kurtulmak için tekrar kıpırdandığımda beni tamamiyle kendisine çekti. Yönümü ona dönmemi sağlarken kızgın görünüyordu. Ki buna neredeyse hiç hakkı yoktu. Ama biçimli kalın kaşları hafifçe çatılmıştı, alnının ortasındaki ince çizgi oluşmuştu.

"Aren bak..." Sesi hala uyku mahmurluğunu taşıyordu. "Bak biz uzun bir süre buradayız. Ve ben aramızdaki bu şeyi halletmek istiyorum."

"İstediğin her şeyi elde edebileceğini mi sanıyorsun?"

"Eğer senin de istediğine emin olmasam inan bana bunu yapmazdım."

"Eğer sen de gerçekten tanıdığım Calum olarak kalmış olsaydın söylediklerine inanabilirdim," dedim sertçe. "Benden ne yapmamı bekliyorsun? En çok ihtiyacım olduğu zamanda beni para ve hayallerin için acılarıma bile bakmadan terk edip gitmeni öylece sineye mi çekmeliyim? Hiçbir şey olmamış gibi seninle yaşadığım illüzyonlara devam edeyim, sonra sen gittiğinde tekrar yere çakılayım ve bir beş sene daha toparlanamayım, gerçekten istediğin bu mu?"

A Certain Romance || hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin