C • IX.

3.1K 278 161
                                    

Hayatım boyunca doğru anların gelmesini bekledim.
Ateş aldığımda ve senin tenini tıpkı bir güneş gibi kapladığımda,
Savaşacağım, her şeyi düzeltmek için.
Dünyayı değiştiremem.
Ama belki de fikrini değiştirebilirim.

Mutfak masasına Aren'in benim için yazdığı bütün organik kimya notlarını sermiştim. Anlattıklarını ilk seferde anlayabileceğimi zaten düşünmemiştim çünkü temelim gerçekten çok zayıftı. Ama halledebileceğimizi, benim çalışmayı bırakmamam gerektiğini söylemişti. İstediğim kadar bana anlamadığım yerleri anlatabileceğini birkaç kez vurguladığında ona olan hayranlığım kat be kat arttı. Gerçekten harika bir kızdı. Hak etmediğim kadar mükemmeldi. Dışarıdan öyle bir izlenim vermese de, onu tanıdıkça ve sizi kırılgan iç dünyasına davet ettikçe mükemmelliyetini tanımış oluyordunuz.

En azından benim için bu böyleydi.

Annem, ciddi bir şekilde ders çalışıyor olduğuma şaşırarak (çoğunlukla inanamayarak) yemek yaparken gözlerini benden bir saniye bile ayırmıyordu. Yaklaşık bir saattir böyle olduğu için sessizliğimi daha fazla koruyamadım. Kalemi kağıtların üstüne fırlatır gibi attım.

"Anne porno dergisi falan okumuyorum, tanrı aşkına," diye isyan ettim. "Neden bana öyle bakıyorsun?"

"Beni şaşırtıyorsun."

"Neden? Calum Hood'un ders çalışmaya çalışması atomun parçalanabilir olduğunun keşfinden de mi büyük bir olay?"

Annem omzunun üzerinden dönüp bana ters ters baktı. Elindeki ekmek bıçağını bana doğrultup tehditkar bir şekilde sallayarak "İlkokula başladığından beri ilk defa böyle bir şeye şahit oluyorsam evet, Thomas. Bu büyük bir olay," dedi.

Ağzım hayretle açılırken annemi seyretmeye devam ediyordum. Gerçi çok da hayret edilecek bir şey yoktu ortada. Kadıncağızın söylenmekte ve... pek de inanamayan gözlerle bakıyor olmakta yerden göğe kadar hakkı vardı. Ben ve ders çalışmak apayrı olaylardı. Benim asla bezim olmayan taraklar olduğunu Hood ailesi bilirdi. Çocukluğumdan beri sonsuz bir şekilde ilgimin ve de sevgimin olduğu tek şey müzikti.

Babam bunu kabul etmişti, beni bu konuda destekleyeceğinden ise hiçbir şüphem yoktu. Aslına bakarsanız zaten birinin beni desteklemesine ihtiyacım da yoktu. Tabii onlar ailem değilse.

Annemin desteğini alabilmeyi isterdim. Fakat o müzik gibi değerli bulduğum bir alana her zaman burnunu kıvırmayı ve tek seferde imkanı hazır olan işlere sahip alanlara yönelmemi tercih ediyordu. Baskısı da bu yöndeydi. Bir şeyler yapabildiğimi ve yapmak istediğimin bu olduğunu bilmesine rağmen isteklerini dile getirmekten asla vazgeçmedi. Mali gibi başarılı olmamı isterdi.

Pekala, o zaten başarılıydı. Ama hep biyolog olmak istemişti. İstediği şeyi yaptığı için başarılıydı. Gidip de matematik okusaydı bu kadar başarılı olmayacaktı muhtemelen.

Benim de sevmediğim bir şeyi yapmamdaki ısrarını çözebilmiş değildim.

"Çocuğun tepesinden in, Joy."

Babam içeriye su almak için geldiğinde rahat bir nefes aldım. O da olmasaydı evde rahat edebileceğim köşelerin sınırları tükenirdi.

Annem ekmekleri bölmeye ve sepete doldurmaya kaldığı yerden devam ediyordu. Sıradan bir ev kadınının yapacağı bir şey gibi görünse de, o büyük ekmek bıçağı ile ne kadar korkutucu gözüktüğünün farkında değildi muhtemelen.

"Siz iki erkek birbirinizi kolluyorsunuz, farkında değilim zannetmeyin."

Sabır diler gibi nefes alırken gözlerimi devirdim. Masanın üzerine yaydığım notlarımı toparlayıp mutfaktan can havliyle kendimi kurtaracaktım ki, kapı çaldı. Kucakladığım notlarımı yeniden masanın üzerine bıraktım. Babam elindeki sürahiyi tezgaha bırakıp sokak kapısına yöneliyordu ki onu durdurdum. Ondan önce davranarak "Ben bakarım," dedim.

A Certain Romance || hoodWhere stories live. Discover now