› the night will be very beautiful

11.1K 911 962
                                    

"Hyung, lütfen bak,"

"Hayır Jungkook, rahat bırakır mısın beni, uyumak istiy-"

"Ama iyileşirsem gelirim dedin, şimdi de hiçbir şeyin yok sadece inat ediyorsun," dedi Jungkook, Park Jimin'in yatağının üzerinde debelenirken. "Söz verdin, neden şimdi böyle yapıyorsun?"

Park Jimin mümkünmüşçesine başını daha da gömdü yastığa. "Ama bak hâlâ iyi değilim," dedi ve yalandan öksürür gibi yaptı.

"Hyung," dedi Jungkook. "Sen iyileşeli bir hafta oldu, kalk artık. Sözünü tutmalısın."

Park Jimin gözlerini devirdi ve ofladı, "Hay ben söz veren dilimi sik-"

Jeon Jungkook sevinçle ellerini çırptı, "Bu gece eğleneceğine eminim. Senin için her şeyi hazırladım, koltuğun üzerinde. Hem geldiğinde gözümün önünde olursun, bir şey olursa hemen ilgilenebilirim."

Jimin bağırdı, "Sadece biraz daha uyumama izin ver, bu lanet şey gecenin bir saatinde ise, neden bu saatte kaldırıyorsun beni?"

"Çünkü şimdi arkadaşlarımın yanına gideceğim.." diye fısıldadı.

Yatağın üstünden kalktığında Jungkook, Park Jimin rahatlamış hissiyatı ile tam uyumaya devam edecekken, yorganı üstünden çekilince sinirle kalktı.

Jungkook gülüyordu, "Görüşürüz hyung!"

"Seni küçük serseri-" diyene kadar, Jungkook çoktan odayı terk etmişti bile. Kapının arkasından bakakalan Park Jimin ise ellerini saçından geçirmiş ve bağırmıştı, "Jungkook!"

"Beni deli ediyorsun Jeon Jungkook, duydun mu? Deli ediyorsun."

Duyduğu tek şey, dış kapının kapanma sesiydi. O küçük velet gerçekten hiçbir şey söylemeden öylece çıkıp gitmişti. Park Jimin ise arkasından sadece söylendiğini fark edince, bir an duraksadı ve ne yaptığını düşündü.

Geri uyumaya kalksa, uyuyamazdı çünkü asla uyandıktan sonra tekrardan düşlerine geri dönemiyordu.

Söylenmelerine ara vermeden kalktı yataktan, camı açtı içeriye temiz hava girmesi için. Çünkü Jeon Jungkook, Park Jimin'in bütün parfümlerini üstüne boca etmişti.

"Bazen beden farkından dolayı iç çamaşırımı giyemediğin için şükrediyorum.." diye söylendi. En azından kedili, süpermenli ve birçok süper kahramanı içeren iç çamaşırlarım bana kalıyor, diye geçirdi içinden. Fakat canı istediği zaman, Jungkook'un tişörtlerini aşırıyordu ve Jungkook hiçbir şey söylememeyi tercih ediyordu.

Çünkü söylese, pahalı parfümlerinin hiçbirini rahatça kullanamayacağını biliyordu.

Lavaboya geçiş yapan Jimin, yüzüne su vurdu defalarca. Çokta erken denmezdi fakat yine de bu saat, Jimin'e göre erken geliyordu, söylenip durdu bir süre.

Elindeki havlu ile yüzünü kurulayıp, odaya geçerken, Jungkook'un söylediği, koltuğun üzerindeki şeylere baktı.

"Tanrım.." dedi maskeyi eline alırken, "Gerçekten bu şeyi takacak mıyım?"

Kısa bir süre süzdü. Bembeyaz maskenin sadece göz çevreleri ve dudak kısmı siyahtı. Bunun yanında duran askıya asılmış olan takım elbiseyi kaldırdı ve ona da bir göz attı. En azından bu o kadar da fena değil, diye geçirdi içinden.

Hiç gidesi yoktu fakat söz vermişti ve onun mutluluğunu düşünüyorsa, seve seve gitmek zorundaydı. Peki ama, bir sürü küçük veletle dolu olan bir maskeli baloya ne diye gidecekti ki? Tamam, belki hepsi küçük olmayabilirdi, Jimin'le kıyaslarsak, hiçbiri küçük olamazdı, ama onun tabirine göre önemli olan boy değil, yaştı.

CRIMINAL | VminWhere stories live. Discover now