› a man without emotion

6.3K 628 723
                                    

"Bay Park odasında mı?"

Başını salladığı zaman, "Geldiğinizi haber vermemi ister misiniz?" demişti.

"Gerek yok, teşekkürler." Önünde eğilip işine döndüğünde, ayakkabısının zeminde bıraktığı seslerle birlikte koridorda yürürken, bir yandan etraftaki tabloları inceliyordu. Sonunda ayakları varmak istediği yerde durduğunda, kapıyı tıklatmış ardından içeri geçmişti.

Koca bir camın önünden Seul'u izleyen Bay Park ona arkası dönük bir şekilde telefonla konuşuyordu, geldiğini fark etmemişti bile.

O ise yavaş adımlarla birlikte kendini deri koltuğa atmış ve boşta duran kalemle oynamaya başlamıştı. Başlayalı yaklaşık iki hafta olmuştu sanırım, Park Jimin her iş gününün sabahı buraya gelir, görünür ve şimdilik ona verilmiş odasına geçerdi.

Park Jimin, Bay Park'ın büyük çabaları ile bu işe alındığında, kendisini Kim Taehyung'un davasına ortak etmeyi başarmıştı. Açıkçası tam bir görevli olarak gözükmüyordu, sadece birkaç şeyde yetkisi vardı ve bu onun işine geliyordu elbette. Amcasından dolayı burada çalışan olmasa bile her zaman bir şekilde işini görüyordu.

Telefon konuşmasını bitirip, ona bakmış ve kısa bir günaydınlaşmanın ardından asistanlarını çağırmıştı. Park Jimin daha fazla rahatsızlık vermemek adına yavaşça odayı terk ederken, her seferinde henüz bir şey yapmadığı halde yakalanacakmış gibi hissediyor ve elleri terlemeye başlıyordu. 

Odasına geçip, tekerlekli sandalyeye oturmuş, iyice arkaya yaslanmıştı. Şu anda ona verilen en büyük dosya Kim Taehyung dosyası olduğundan, günün yarısını bu sandalyede dönmekle geçiriyor, arada bir telefonunu kontrol edip, sosyal medyada dolanıyordu. 

Kim Taehyung'u birkaç gündür görmemişti. Yeni bir vakada yoktu ortada fakat bu daha kötüydü çünkü kendisine ulaşamayıp, ona bilgi veremiyordu. Dirseklerini yasladığı masaya eğilip, ellerini saçlarından geçirerek durdu bir süre öyle. Normal bir hayatı olmasını isterken sanki bu isteği kısık sesle söylenmiş ve ona başka bir hayat bahşedilmiş gibiydi. 

Bazen kafasını duvarlara vurup bu iğrenç düşüncelerin arasından kurtulmayı o kadar istiyordu ki. Ayağa kalkıp camın oraya ilerlemiş ve boyu kadar olan camı yukarıdan ittirip derin bir nefes almıştı. 

Annesi ile olan hatıraları neredeyse sayılı kadardı ve ona dair ne varsa eski telefonunda kalmıştı. Ona dair olan hatıraları hatırlayamadığı için kendine çoğu kez kızsa da, hiçbir şeyin değişmeyecek olduğunu bilmek gerçekten canını yakıyordu. 

Kapısının tıklatılması ile arkasını dönmüş ve içeriye giren çalışana bakmıştı. "Bay Park bu dosyaları size göndermemi istedi." demiş, dosyaları masaya bırakıp eğilmiş ve odadan çıkmıştı. Park Jimin sandalyeye oturup, dosyanın kapağını açıp yazanları okumaya başlamıştı. Sayfa atladıkça birkaç fotoğrafı görmüş ve midesi bulanmıştı. 

Kim Taehyung yine rahat durmamıştı. 

**

Sağ dirseğini masaya koymuş, çenesini de eline yaslamış bir şekilde masadaki yazılara bakıyordu. Kaç saattir oturduğuna dair bir fikri yoktu fakat artık o hayran kalınası poposunun düzleştiğinden emindi. 

Yazılanlara o kadar dalmıştı ki, içeriye giren Bay Park'ı fark etmemişti. 

"Sen eve gitmiyor musun Jimin?" demişti bay Park kravatını gevşetirken. "Eve mi? Akşam oldu mu ki?"

Onun bu haline gülmüş ve başını sallamıştı. "Seni tekrardan bu kadar çalışırken görmek güzel. Bana babanı hatırlatıyorsun.

CRIMINAL | VminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin