› i don't like coffee

7.5K 680 624
                                    

Demir kapının tokmağını kaldırıp, birkaç kez kapıya tıklattırdı, ardından iki adım geriledi ve beklemeye başladı. Dakikalar içerisinde açılan kapıdaki bayan Jeon'a gülümsedi ve, "Merhaba," dedi. 

"Merhaba Jimin." diyerek karşılayan kadının konuşması ardından içeriye davet edilmişti kısa sürede. 

"Bayan Jeon, Jungkook odasında mı?" diye sorduğunda başını sallamış ve, "Uyuyordu en son." diyerek yanıtlamıştı onu. 

Park Jimin, "Ben onu uyandırırım, siz zahmet etmeyin." demiş ve gülümseme eşliğinde Jungkook'un odasına adımlamaya başlamıştı. Hafif aralık olan kapıyı ittirmiş, sessiz olmaya özen göstererek ardından kapatmıştı. 

Saçı başı dağılmış, ağzından salyalar akarak başı iki yastığın arasına sıkışmış Jungkook'a baktı. Sonrasında odanın ne kadar oksijensiz kaldığını fark etti. Ayrıca içerisi çok karanlıktı, evet Jeon Jungkook hâlâ bir ergendi ve belki de arsız şeyler için kendini bu küçük odaya kapatıyor olabilirdi ama hayır, oksijen kalmamıştı bu odada.

Pencereye yaklaşıp, perdeleri ittirmiş ve ardından camı açmıştı. Soğuk hava birden yüzüne çarpmış, istemsizce titretmişti ruhunu. 

İçeriye giren aydınlıktan dolayı kaşlarını çatan Jeon Jungkook bağırmıştı, "Anne kapatsana şu perdeyi, uyumaya çalışıyorum!" Uykulu ve boğuk sesi ile konuşmuştu.

Park Jimin ise duvara yaslanmış ve küçüğünün uyanmasını beklemeye başlamıştı. "Anne, kime diyorum?"

Bir hışımla başını kaldırmış ve Park Jimin ile göz göze gelmişti.

"H-Hyung?" 

"Günaydın." demiş ve diğer camı da açmıştı. 

"Günaydın?"

Hâlâ tam olarak açamamış gözlerini ovalamaya başlamıştı. Saçı başı dağılmış ve havaya kalkmıştı. "Bir şey mi oldu?"

Başını iki yana salladı, "Sadece iyi misin diye görmeye gelmiştim." Öksürdü. Jeon Jungkook bakışlarını kaçırdı, sonradan jeton düştü. "Bir şeyim yok, iyiyim sanırım."

Park Jimin yatağın ucuna oturmuş ve küçüğünün dağınık saçlarını karıştırmıştı. "Bir süre görüşemeyeceğiz Jungkook," demişti. Kaşlarını kaldırdı küçük olan. "Neden hyung?"

Park Jimin'in binbir türlü bahanesi vardı ama ona karşı yalan söylemek istediğini düşünmüyordu. "Yanımda olman güvenli olmayacaktır, hem senin derslerden başını kaldırmaman gerekiyor bu senin son senen, ayrıca benimde yapacak bir sürü işim var, yani evde çok duramayacağım."

Park Jimin iyi bir yalancıydı. 

"Boş zamanlarında bile görüşemez miyiz hyung?"

Başını iki yana salladı, "Söz veriyorum, bir aydan sonra yanına geleceğim." 

Jungkook uykulu gözleriyle başını salladı, "Mesajlaşabiliriz ama değil mi?"

Park Jimin tebessüm etti ona, ardından tekrar saçlarını karıştırdı ve, "Kendine dikkat et küçük serseri, gözüm üzerinde olacak yine de."

Jungkook gülümsedi Jimin odayı terk ederken. 

Koridorun bitimine geldiğinde, Bayan Jeon ile göz göze gelmişti. "Gidiyor musun Jimin?"

"Evet Bayan Jeon, iyi günler."

Oturduğu yerden kalkmasına bile izin vermemiş ve evden çıkmıştı Park Jimin. Şimdi yapması gereken şey, Hoseok'un evine gitmek ve belki birkaç şey atıştırmaktı, buna ihtiyacı varmış gibi hissediyordu..

CRIMINAL | VminWhere stories live. Discover now