› i'll dissappear with you

7.2K 668 1.1K
                                    

"Tanrım, buradasın." Kulağına doğru fısıldayıp, olabildiğince sıkı bir şekilde ona sarılıyorken, kocaman gülümsüyordu. Geri çekildiğinde, yüzünü inceleyen gözleri, kaşları çatılmıştı. Park Jimin giydiği siyah kapüşonluyu kafasına geçirdiği halde hâlâ çoğu şey gözler önündeydi.

Jungkook parmaklarını yüzünün üzerindeki çiziklerde gezdirdi. "Bu halin ne böyle? Bunlar, bunlar ne hyung?" 

Park Jimin küçüğünün endişe dolu bakan gözlerini umursamadan, salonun ortasında olan üçlü deri koltuğa attı kendini. "Önemli bir şey değil," Yan tarafında bulunan yastığı alıp kucağına koymuş, bakışlarını ona çevirmişti. "Ben yokken neler yaptın bakalım?"

"Önemli bir şey değil mi?" Ciddi bir şekilde ve daha çok alayla sorduğu zaman Park Jimin başını salladı. 

"Gerçekten bir şey yok küçük serseri, sana bir şey sordum."

Jungkook transtan çıkmış gibi onun yanına yüzünü görebilecek şekilde oturduğu zaman, o  da arkasında duran büyük yastığı kucağına almış ve yumuşak bir şekilde çenesini yaslayarak ona bakmıştı. 

"Bir şey yapmadım," Gözlerini devirdi. "Sadece seni aradım, ulaşamayınca da çıldırdım. Hoseok hyung'un yanına gitmiştim, o da bilmediğini söyledi. Onun dışında sürekli evdeydim, oyun oynadım."

"Dur," dedi Park Jimin kucağındaki yastığa iyice sarılırken, "Kız arkadaşına ne oldu?"

Jungkook bakışlarını kaçırdı, bu konu hakkında konuşmak istemediğini açıkça belirtmişti.

"Önemli bir şey değil.." diye mırıldandı. 

Pişmanlık duydu Park Jimin. Zor zamanında yanında olamamış, sırtını sıvazlayamamıştı, ağladıysa gözyaşlarını bile silememişti küçüğünün.

"Jungkook," dedi hafif bir tebessüm ederekten, "Birlikte film izleyelim mi?"

Jungkook güldü, "Yorgun gözüküyorsun hyung, uyuman daha iyi olur." 

Park Jimin omuz silkti, "Artık tamamen burada olacağıma göre uyuyabilirim, hadi seç bir film. Ben de üzerimi değiştirip geleceğim."

Jungkook yastığı üzerinden alıp koltuğa bırakıp ayaklanırken başını sallamıştı. Park Jimin ahşap döşemeli merdivenlerinden gelen çatırdama sesleriyle birlikte yukarı çıktığı zaman, odanın kapısını ittirmiş ve içeriye geçmişti. 

Sarı ve siyahların hakimiyet sürdüğü bu odayı özleyeceğini hiç düşünmemişti. Odanın içerisine adımlarken, üstündeki kapüşonluyu çıkartıp, yatağın üzerine bırakmıştı. Bu Kim Taehyung'a aitti, onun gibi kokuyordu. Kirliye atmak istememiş, yatağının üzerinde bırakmıştı.

Altındakini de çıkartıp, sonunda kendi bedenine uygun gri bir eşofman giydiği zaman rahatlamıştı. Onunla bedenleri çok fazla uyuşmadığı için ipi fazlasıyla sıkı bağlıyor, düşmesine engel oluyordu. Dağılmış turuncu saçlarının arasından parmaklarını geçirerek daha çok dağıtmış ve en sonunda dayanamayıp o şekilde bırakmaya karar vermişti.

En kısa süre içerisinde yapılacaklar listesinin başında geliyordu saçını boyatmak. 

Üstüne geçirdiği siyah bol tişörtü çekiştirerek odadan çıkarken, aşağıda Jungkook'un bir şeyler hazırladığını duyuyordu. 

Salona giriş yaptığında, elinde iki büyük kaseyle bekleyen Jungkook, kocaman gülümsedi ona. "Güzel bir film buldum hyung, gel hadi."

Park Jimin ikili deri koltuğa oturup, kaselerden birini kucağına aldığı zaman, Jungkook kumandayla filmi başlatmış, kasesini de kucağına alarak başını onun omzuna yaslamış ve birkaç kaçamak mısır atmıştı ağzına.

CRIMINAL | VminWhere stories live. Discover now