› please don't go

5.4K 531 888
                                    

Yorgun düşmüş bedeni yatağın yumuşaklığından faydalanıyorken, kısıkça açılmış gözlerini karşılamıştı bir çift göz. Hâlâ netliğini kazanamamış, birkaç kez kırpıştırmıştı gözlerini. 

Siyah saçları alnına dökülmüş, arkaları dağılmıştı. Nasıl olurda sabahın en erken saatlerinde bile böylesine sanatsal görünebilirdi yüzü?

"Günaydın miniğim," dedi kendisine. İki gündür kendisine söylediği iltifatlardan dolayı şaşkınlık yaşıyor, yüz ifadesi bunları sergilemekten geri kalmıyordu. 

Şaşkınlık kırıntıları taşıyan ses tonuyla, "Günaydın." diye mırıldandı. 

"İyi uyudun mu?" 

Başını bir sağa bir de sola yatırarak boynunu kıtlatmış ve yatakta oturur pozisyona gelip, sol tarafında bulunan bedene çevirmişti bakışlarını. "Uyuyakalmışım, canını acıtmadım ya?"

Kim Taehyung sırtını dayadığı yatak başlığında hafif tebessüm bıraktı kendi dudaklarına, "Hayır, ben gayet iyiyim." 

Gülümsedi hafiften. "Uzun bir süre burada kalmamız gerekiyor sanırım." 

Sarı saçlarını tek eliyle geriye doğru atarken, iki elini arkasına, yatağa koydu ve başını tavana doğru kaldırdı. 

Dayandığı yatak başlığından öne doğru kaydırdı kendini ve açıkta kalan beyaz tenin boynuna bir öpücük kondurdu. 

"Ne güzel işte.."

Anın verdiği hissiyatla gözlerini kapattı Park Jimin. Burnunu boynuna sürtüp kokusunu çekerken, içine işledi o şeftali kokusu. 

"Taehyung," diye fısıldadı gözlerini yavaştan açıp. "Bunu neden yaptın?"

Hafif geriye çekilmiş, gözlerini görebileceği bir konuma gelmişti.

"Neyi neden yaptım?"

Yutkundu ilk önce, sonra devam etti. "Neden onun karşısına çıktın? Seni öldürebilirdi. Gelmeseydim.." Gözlerinin hafif dolduğunu hissetti ancak ağlamak istemeyecek kadar da doluydu. "Ne kadar korktuğuma dair bir fikrin var mı?" 

Ne kadar tutmaya çalışsa da, yanağından bir damlanın süzülüp gitmesine, çenesinden üstüne düşmesine mani olamadı. 

Karşısında durmuş, kendisi için gözyaşı döken bedenin yüzünü inceledi. Söylediği şeyler yavaştan kalbini ezmeye başladı.

"Taehyung," dedi kırılmış sesiyle. Bakışlarını minik parmaklarından çekip, kahveliklerine sabitledi. Ağzını açıp bir şey söyleyecekken, sargılı kolunu umursamayıp, miniğini kollarına çekti. Şaşkınlık kaplamış vücudu, pişmanlığın kırıntılarını da taşıyordu. 

"Özür dilerim." diye mırıldandı. Uzun ince parmakları ensesindeki saçlara ulaşıp yavaşça okşamaya başladı. "Özür dilerim Jimin."

"Ne olduğun, nasıl bir insan olduğun, geçmişte ne yaptığın, hiçbiri umurumda değil Taehyung," diye fısıldadı çenesini yasladığı omzunda. "Elimden kayıp gitmene izin veremem, böyle biri olmadığını biliyorum.

Burnunu çekti, "Sözleşmeyi iptal etmeye çalıştın. Kimseyi öldürmediğini biliyorum Kim Taehyung..biliyorum.

Minik parmakları gözünün altında biriken ıslaklığı sildi. "Eğer bir daha bunun gibi bir şey yapacak olursan, seni Kang Dae değil, bizzat ben öldürürüm."

Tekrardan burnunu çekti. "Eğer kötü şeyler yaşaman seni bu hale getirdiyse, bundan sonra iyi şeyler yaşatacağım sana. Kalbinin en derinliklerine inecek, orada yer edineceğim. Her şeyinin güzel olmasını sağlayacağım, kırılmana izin vermeyeceğim. Beni ne kadar ittirirsen o kadar geleceğim sana."

CRIMINAL | VminWhere stories live. Discover now