› smile for me

3.5K 415 897
                                    

3 yıl sonra..

"Gelmemi istiyorsan gelebilirim hyung."

Şemsiyenin altından kendisine endişeli bir şekilde bakıyorken ona itiraz etmek zor olmuştu fakat yine de başını iki yana salladı, "Sorun yok Jungkook, iyi olacağım."

"Burada bekliyorum."

Gülümsedi hafiften küçüğüne ve arkasını dönünce eski halini aldı yüzü. Adımları toprağa yavaşça karışırken, toprağa karışmış yağmur kokusu ciğerlerine işliyordu. Yine buradaydı. Bu sabah biraz kötü hissettiğinden gelmişti yanında küçüğü. Tetikteydi onun için, bir şey olmasından, kendine bir şey yapacak olmasından korkuyordu. 

Jeon Jungkook, Park Jimin endişeleniyordu. 

Günden güne gözlerinin önünde eriyişine şahit olmuştu. Ve onu toparlamak, hiç ama hiç kolay olmamıştı. 

Burada olmayı istiyor ve istemiyordu Park Jimin. Gerçeklerle yüzleşmek acı veriyordu, başka bir şey değil. Yine de gelmezse üzüleceğini düşünüyordu. Yıllar sonra nerede olduğunu bulmak, onunla konuşmak için bir fırsatı olduğunu bildiği için adımları onu defalarca buraya gelmeye zorlamıştı. 

İşte, adımları aynı yerde durup bakışları yine aynı yere sabitlendiğinde hafif bir tebessüm etmişti. Rüzgar siyah saçlarını okşuyor ve geriye savuruyordu. Burnu soğuktan kızarmıştı, parmakları ise donuyordu ama sorun değildi. 

"Merhaba," dedi. "Ben geldim..Bugün biraz geç geldim, pek iyi hissetmiyordum, özür dilerim." 

Gülümsedi kendisini izlediğini düşünüyormuşçasına, "Bu sefer yalnız gelmedim, Jungkook'ta benimle birlikte."

Bakışları hemen ağaçların orada şemsiye ile dikilen küçüğüne kaymış ve tekrardan önüne dönmüştü. 

"Benim için endişelenmeni istemiyorum, iyiyim, iyi olmaya çalışıyorum."

Yalan söylüyorum.

Yağmur taneleri yüzünü ıslattığından, elinin tersi ile silmişti. 

"Uzun bir süre buraya gelemeyeceğim. Jungkook ve Yoongi'nin yanına taşınıyorum, her şeyi geride bırakmanın zamanı geldi."

Hiçbir şeyi unutamıyorum.

"Sana veda etmek istemiştim.." Sesi sonlara doğru kısılırken, yanağından çenesine doğru kayıp giden sıcaklığı hissetmiş ve anında silmişti. "Lütfen benim için endişelenme, kendime iyi bakacağım. Üzgünüm.."

Bir yaş daha.

"Üzgünüm anne." 

Ellerini cebine sokmadan önce toprağı okşamıştı yavaşça ve tebessüm etmişti.

"Seni seviyorum, geri geleceğim. Şimdilik, hoşçakal anne."

--

"Her şeyin tamam mı? İçeride başka bir şey kaldı mı?" 

Başını iki yana salladı. Bu evde, ona ait hiçbir şey kalmamıştı. Bütün eşyaları birer birer arabaya taşınırken, o çekingen gözlerle küçüğüne bakıyordu.

"Jungkook," diye fısıldadı. 

Kahverengi gözleri endişeli bir şekilde kendisine döndüğü zaman konuştu hemen, "İyiyim, bir şeyim yok. Sadece.." dedi. "Sadece gitmeden önce gitmek istediğim bir yer var."

CRIMINAL | VminWhere stories live. Discover now