› he's my family

5.1K 526 1.2K
                                    

"T-Tae..Taehyung.."

Panik sarmış vücudu olduğu yere çakılmışken, gözlerini ayıramıyordu ondan. Kelimeleri tükenmişti sanki, hiçbir şey söyleyememişti. Ağzından çıkan tek şey, onun adıydı.

"Taehyung.." Bir kez daha mırıldandı ona doğru. 

Eli, kanayan koluna tutunduğu zaman, koşar adımlarla yanına gelmişti miniğinin. Kendisine bir şeyler söylemişti fakat her şeye sağır kalmıştı o an Park Jimin.

Bir türlü kendisine bakmıyordu, bu yüzden ellerini yanaklarında konumlandırmış, kendisine bakmasını sağlamıştı Kim Taehyung.

"Bana bak Jimin, lütfen bana bak," dedi. "Buradan hemen gitmemiz gerekiyor."

Hafifçe başını sallayarak, kolundaki kırmızılığa dikmişti bakışlarını. "Taehyung..kanıyorsun."

Elini kanayan yerden çekmiş, miniğinin parmaklarına dolamıştı. "Koşmamız gerek."

Elleri hâlâ birbirine kenetliyken, kendisiyle birlikte koşturmaya başlamıştı onu. Park Jimin her ne kadar arkasına bakmaya çalışsa da, gördüğü tek şey, onlara gülerek bakan Kang Dae oluşuydu. Onun bu suratını iyice zihnine kazımıştı. 

Canının acımasına rağmen, bir kez olsun durmayı tercih etmemiş, tuttuğu eli bırakmamıştı. O yıkık dökük yerden uzaklaştıkları zaman, sonunda kendine gelebilmiş, yanında duran bedenle ilgilenebilmişti.

"Onu vurdun..seni vurdu." Sonra her şeyi yavaş yavaş beyninde oturtmaya başladı. 

"Kanamanı durdurmamız gerekiyor, çok canın acıyor mu? Daha erken gelmeliydim.. Özür dilerim, özür dilerim."

Kim Taehyung çatık kaşlarıyla baktı ona, "Ne diye geldin ki? Ya sana bir şey olsaydı? O zaman ne yapacaktım ben Jimin?"

Sesini yükseltip kendisine bağırmaya başladığı zaman, bakışlarını kaçırdı ondan. "Buradan gitmemiz gerekiyor, artık güvende değilsin."

Park Jimin'in vücudunu panik kapladı. 

Yaslandığı duvardan sıyrıldığında, bir eli hâlâ kanayan kolundaydı. Terler içinde kalmış yüzü, acıyla inliyordu Kim Taehyung. 

"Hastaneye gitmemiz gerekiyor," diye mırıldanmıştı Park Jimin, karşısında dikilip kanamasına bakarken. 

Başını iki yana salladı, "Hastaneye gidemem, Yoongi'yi arayacağım ve bizi buradan uzaklaştırmasını isteyeceğim."

Minik parmakları, kendi yarasını tutan uzun ince parmakların üstüne kapandı. Dokunsalar ağlayacakmış gibi hissediyordu ama yaptığı tek şey sesli bir şekilde yutkunmak olmuştu. Kim Taehyung'un siyah saçları alnına yapışmıştı. Kendisinden çok karşısındaki için endişelenmişti. 

Bu endişesi Kang Dae son nefesini verene kadar da devam edecekti. 

Yaklaşık birkaç dakika sonra aramıştı Yoongi'yi ve ona üstü kapalı izah etmişti durumu. Yoongi ise onların açık alana gelmelerini istemişti.

Şimdi ise kimse ağzını bile açmadan, onun söylediği yere doğru ilerliyor, paranoya olmuş bir şekilde arada durup etraflarına bakıyorlardı. Söylediği gibi bir saat sonra gelebilmişti Yoongi.

Kendisini Park Jimin ile birlikte arka koltuğa atarken, istemsizce başı sarışının omzuna düşmüş, gözlerini acıyla kapatmıştı. 

Ona bir şey olma ihtimalini düşünürken bile fazlasıyla sinirli hissediyordu kendini. Ama neyse ki kılına zarar gelmemişti, sadece kendi vurulmuştu. 

CRIMINAL | VminWhere stories live. Discover now