› i'll come with you

6.3K 682 976
                                    

Yanlıştı.

Koca bir yanlıştı.

Ama bir kereliğine, sadece bir kereliğine bu yanlış, ona yapmış olduğu en doğru şey gibi gelmişti. 

Dürtülerine engel olamamış, karşılık vermişti ona. Baygın gözleri yerini parlak gözlere bıraktığı zaman, içinde oluşan bu garip hissiyatı umursamamıştı. Yapmak istediğini düşünmüş, yapmıştı. 

Geri çekildiğinde ıslak dudaklarına kaymıştı bakışları, olanlara anlam veremiyorken, tekrar buluştuğunda dudakları, gözlerini kapatmıştı bu sefer. Bu anı hissetmek istiyordu, görmek değil.

Sonrasında ayrılmıştı dudakları, uyuklamaya başlamışlardı. Park Jimin sarhoşmuşçasına sarsak vücudunu bırakmıştı koltuğa, Kim Taehyung ise gerçek sarhoşluğun verdiği etkiyle bileğinden tutmuştu onu. Tek kişiye kocaman gelen koltuk şimdi ufacık kalmıştı yanlarında. Bileğinden tuttuğu gibi üstüne çekmişti onu, başının kalbine yaslanmasını sağlamıştı. 

"Ne yapıyorsun?" diye fısıldamıştı Park Jimin. 

"Sadece," diye mırıldanmıştı Kim Taehyung uykulu sesiyle, "Sadece uyumak istiyorum. Birlikte."

Daha yeni üstünü kapatmış olduğu yaraya abanmamaya çalışaraktan gözlerini kapatmak istemiş, yapamamıştı. Ona bu kadar yakın olmamalıydı. O böylece uyuyorken, kalbinin üzerine yaslanmamalı, ritmi bir ninni gibi gelmemeliydi ona.

Yanlıştı.

Koca bir yanlış.

Sabah gözlerini garip bir dürtüyle araladığında, hâlâ aynı pozisyonda yatıyor olduğunu fark etmiş kaşlarını çatmıştı. Ne kadar sessiz olmaya çalışıp, onu uyandırmak istemese de bu biraz zor olmuştu. 

Sonunda çıkabilmişti onun kolları arasından, bakışlarını ona yöneltmişti. Kaşları çatık, saçları alnına dökülmüş bir şekilde uyuyordu. 

İstemsizce gülümsedi onun bu haline. Vakti olsa sonsuza dek izleyebilecekmiş gibi bir hisse kapılmış, bu düşüncesinden sonra kendini toparlayıp ayrılmıştı oradan, lavaboya yönelmişti. Kapıyı arkasından kapatıp, aynanın karşısına geçmiş, ellerini mermerin iki yanına dayayarak eğilmişti hafif. Kızarmış yanaklara sahipti. Dün gece ilişti aklına birden, parmakları dudağına gitti. Sonrasında kalan kan izlerine baktı, dün gece ellerinde kurumuşlardı. 

Bir panikle dağıttığı dolabın dışına baktı. Davranışlarına hakim olamamıştı, korktuğundan yapmıştı hepsini. Ellerindeki kan lekelerinden kurtulduktan sonra yüzünü yıkamış, eğilerek dağıttığı ne varsa geri yerleştirmişti yerine. Kırılmış cam parçalarını toplamış, çöpe atmıştı. Ayağına cam batmaması için uyarmalıydı onu, dikkat etmesi gerekiyordu. 

"Jimin?" demişti yeni uyandığı için garip ama oldukça hoş olan sesiyle. Bakışlarını yerde duran kırıklardan çekip kapının ağzında duran Kim Taehyung'a çevirmişti. "Neden uyanıksın?" diye sormuştu. 

Yutkunmuştu, sonrasında toparlanıp, "Dün buraları dağıtmıştım, sen uyanmadan toplayayım istedim." diye mırıldanmıştı. 

Bir adım atıp onun yanına gelecekken durdurmuştu, "Basma buraya, her yerde cam kırığı var. Büyükleri topladım ama küçükler hâlâ duruyor.." 

"Elin o yüzden mi kanıyor?" Gözünü ovuşturmayı kesip, o narin bedeninin minik tombul parmaklarına kaymıştı bakışları. Ne söylediğini sonradan anlayıp onunda bakışları kendi parmağına kayarken, parmağından başlayıp, elinin tamamına akmaya devam eden kana baktı. 

CRIMINAL | VminWhere stories live. Discover now