› i'll hold your hands

6.4K 728 1.1K
                                    

Hafif bir bel tutulması hissedeceğini zannettiği sırada, sırtının altında olan yumuşak zemin kaşlarını çatmasını sağlamıştı. Gözlerini elinin tersiyle ovalarken, üstündeki örtüyü sıyırmış ve belini esneterek yere basmıştı. Hâlâ yarı kapalı olan gözleri, kaç saat uyuduğunun farkında bile değildi. Sahi, çok mu uyumuştu?

Taşındığı odaya göz gezdirdikten sonra, dün yerini söylediği, koridorun sonundaki lavaboya ilerlemiş ve olabildiğince hızlı bir şekilde işini görmüştü. Yüzüne defalarca kez su vurup, yanında duran havluya yüzünü sildiğinde, birkaç saç tutamını da ıslatmıştı. Onun evinde bu kadar rahat olmak istemiyordu, garip hissediyordu. 

Lavabodan çıkacakken dün gece geldi aklına. Şöminenin karşısına kurulup uyudukları an. Kim Taehyung başını yaslamıştı bacaklarına, o da uykulu bir şekilde saçlarıyla oynamıştı onun. Ama bunu yaptığı sırada uyuduğu için, farkında bile olmamıştır, öyle değil mi? 

Yanaklarının kızardığını hissetti. Hatırlamamalıydı. 

İç çekip, lavaboyu terk ederken minik adımları koridoru geçip, salonu bulmuştu. Görünürde kimse yoktu. Koltuğun üzerinde duran dağınık battaniye, yarısı dolu olan içki bardağı vardı. Gözleri pufları bulunca, duraksadı. Dün gece orada uyuyorken, odada, yatakta uyanmıştı. 

Kim Taehyung, elleri saçında uyuya kalan bu minik bedeni yatak odasına götürmüş ve yatağına bırakıp tekrardan salona geri dönmüştü. 

Park Jimin düşüncelerinin arasında kaybolmaya devam ederken mutfaktan gelen sesi duymuş ve hâlâ tam ayılmasını sağlayamamış soğuk suya karşı kapalı gözlerle ilerlemişti oraya. Ona nasıl seslenecekti? Taehyung? Bunun söylenmesinden hoşlanmıyordu ve açıkçası tekrardan onunla seri katil, kurban rolünü oynamak istemiyordu.

Ama Kim Taehyung demekte daha garip oluyordu, çok resmi değil miydi? Gözlerini devirdi. En iyisi ona gerekmediği sürece seslenmemeliydi.

Mutfağın kapısında duran minik adımları, içeride bütün dikkatini yemeğe vermiş bir şekilde kahvaltı hazırlayan esmer tende takılı kaldı bakışları. Göz ucuyla kendisine baktığını fark ettiğinde onu izlediğini düşünmemesi için birkaç çekingen adım atmıştı içeriye doğru.

"Günaydın," demişti oldukça düz bir ses ile. Kim Taehyung ise kısık bir sesle "Günaydın." demiş ve işine geri dönmüştü. Neden bu kadar dikkat vererek hazırladığını bilmiyordu. Tek dikkati kesmeye çalıştığı domateslerin üzerindeydi. 

Park Jimin, o bu şekilde kahvaltı hazırlarken boş durmak istememiş, yardım etme amaçlı yanına kuruluvermişti. Boşta duran salatalıkları güzelce kesebileceğini düşünmüş, asılı olan bıçaklardan birini almıştı. Kim Taehyung ilk önce onun ne yaptığını anlamamıştı fakat bir süre sonra yaptığı işe kaldığı yerden devam etmişti. İkisi yan yana tezgahı kaplarken, Park Jimin güzelce kabukları soyuyor ve dilimliyordu onları. 

"Elini keseceksin," demişti Kim Taehyung ama onu duyamayacak kadar odaklanmıştı işine. "Elini keseceksin dedim."

Bakışlarını ona yöneltmişti, "Ne?" 

Sonrasında acımıştı canı, ani refleksle bırakmıştı bıçağı tezgaha. Kim Taehyung gözlerini devirmiş, kaşlarını çatmıştı. Elini alıp, musluğun altına götürmüş ve suyu açmıştı. Park Jimin bulduğu peçeteyi parmağına götürürken, o alt çekmeceden aldığı yarabandını çıkartmış, tekrardan elini elinin arasına hapsetmişti.

Bu anlamsız davranışına karşılık olarak ona ters ters baksa bile, bunu umursamamış, kestiği parmağına yapıştırmıştı yarabandını.

CRIMINAL | VminWhere stories live. Discover now