› fluffy hair

6.2K 660 1K
                                    

İnip kalkan göğsü, kapanmış gözleri ve nefes seslerinin karıştığı bu odada, cam kenarında bulunan koltukta oturmuş, sakinleşmeye çalışıyordu. Uykusuzluk yüzünden yanan gözlerini kapalı tutuyor, dinlendiriyordu..

Her insanın hayatının bir dönüm noktası olur.  Her şey belirli belirsiz değişmeye başlar, artık hiçbir şey eski benliğini korumaz, kalıbını terk eder. Yaptığınız en ufak bir seçim, dudaklarınızdan çıkan en ufak bir kelime bunun için yeterli, hatta belki fazladır. 

"Çünkü sana güveniyorum."

Park Jimin, ağzından çıkan bu kelimelerle, kalıbını terk etmek için kocaman bir adım atmıştı. Farkında olmadan yapmış, dudaklarından birden dökülmüştü. Park Jimin, Kim Taehyung'a bir anlığına çekildiğinin farkında olamamıştı. 

Gözlerinin içine bakmıştı, az önce onların hepsi, kendi ağzından çıkmıştı, öyle değil mi? İnanması güçtü, ama imkansız değildi. Söylemişti.

"Sana güveniyorum Kim Taehyung," demişti. "Ve sana yardım edeceğim."

"..işte, oradan geliyor ses." Duydukları kendine ait olmayan seslerden dolayı bakışları sokağın girişine kayarken, vücudunu panik kaplamış, ne yapacağını bilemeden öylece durmuştu.

Sadece birkaç saniye sonra, eline dolanan elini hissetmiş, bakışlarını oraya yönlendirmesine izin bile veremeden çekilmeye, koşturmaya başlamıştı. 

Kim Taehyung, hemen arkasında onunla birlikte koşan Park Jimin'in elini sıkıca tutmuştu. Açıklama yapacak zamanı yoktu, hata payına hiç ama hiç zamanı yoktu. 

Bir süre sonra ayrıldı elleri, öyle koşmaya devam ettiler. Park Jimin'in narin bedeni artık nefes alamadığını hissettiğinde zorlukla durması gerektiğini söylemişti. Kim Taehyung göz ucuyla ona bakmış, sonrasında etrafını kolaçan etmiş ve soluklanmaya başlamıştı.

"Nereye..gidiyoruz?" demişti soluk soluğayken.

Bedenini yasladığı duvarın dibine çökerken, eli kalbinin üzerindeydi. Ondan bir cevap alamadığı zaman başını duvara yaslamış, tekrardan gözlerini kapatmıştı..

Şimdi ise açtığı gözleriyle, henüz geldikleri bu evin camından bakıyordu. Uzun koşuşturmalar sonucunda, neresi olduğunu bilmediği yere getirmişti Kim Taehyung onu. Burada beklemesini söylemiş, sonrasında gitmişti.

Uzun zamandır bu kadar hızlı koştuğunu hatırlamıyordu, eğer elini tutmasaydı büyük ihtimal yarı yolda kalırdı. Gözleri eline kaydı. Sahi, minik elleri büyük ellerinin arasında kaybolduğundaki his, ne kadar da garipti öyle.

Üşüdüğünü hissettiğinde, dizlerini kendine çekmiş ve kollarını dolamıştı oraya. Bakışları dış kapıdan gelen kilit sesiyle oraya yönelmişti. Hafif aralanan kapıdan gördüğü siyah saçları, garip bir şekilde içini rahatlatmıştı. 

Kim Taehyung kapıyı kapatıp, elindeki poşetleri mutfak tezgahına bırakmanın ardından yanına doğru adımlamaya başlamış, göz ucuyla ona bakmıştı. 

Minik bedeni üşüdüğü için daha da küçülmüştü. Bir anlığına şey gelmişti gözüne, sevimli. 

Hiçbir şey söylemeden, alt kata indiğinde, Park Jimin bakışlarını çekmiş tekrardan cama döndürmüştü. Etrafı ağaçlarla donanmış bu küçük evde yaşadığını düşünmüştü ama burası Seul'e oldukça uzaktı. Açıkçası koşuşturmaktan etrafına tam olarak bakmamıştı. Şimdi ise gördüğü tek şey yeşillikten ibaretti. 

CRIMINAL | VminWhere stories live. Discover now