› why am i so in love?

3.8K 431 996
                                    

"Neyi bilmem gerekiyor Jungkook? Daha fazla saklamak istemediğin şey ne?"

Sanki zaman durdu, kelimeler anlamını yitirdi. Kalbi oldukça hızlı atıyor, elleri terlemeye başlıyordu.

Gözlerinin içine merakla bakan Jimin kadar, Yoongi'de bir beklenti içerisindeydi. Öyle ki, kollarını göğsünün altında birleştirmiş bir şekilde yüzüne bakıyordu Jungkook'un.

Kızarmış gözlerine denk geldiği zaman yutkundu yavaşça ve bir şeyler düşünmeye başladı. Ona gerçeği söylemeli miydi? Bunu yapmalı mıydı?

Ondan nefret edecekti. Hatta hiçbir zaman affetmeyecek, ikisi ile bir daha görüşmek bile istemeyecekti. Onu kaybetmeyi göze alarak, bütün gerçekleri söylemeli miydi?

"Ben," dedi. Kelimeleri ağzında geveliyor ve mantıklı bir şeyler söylemek için çabalıyordu. Tek kaşını kaldırarak ağzından çıkacakları beklemeye başladı Jimin.

Sağ tarafında duran Yoongi'ye yardım ister şekilde bakmıştı. Yoongi ise iç çekmiş ve omuzlarını silkmiş, ardından parmaklarını Jungkook'un parmaklarına geçirerek ellerini havaya kaldırmıştı.

"Biz sevgiliyiz, küçük tavşanının söylemek istediği tek şey bu."

Jungkook'un havalanan kaşları ile birlikte garip bir şekilde ellerine bakan Jimin hafifçe öksürdü.

"Ne?"

Yoongi gözlerini devirdi hâlâ elleri birbirine kenetliyken.

"Sana söylemekten çekiniyordu ama artık biliyorsun."

Park Jimin gözlerini küçüğünün gözlerine çevirdiği zaman bir tepki bekledi. Yoongi ise hafiften dürttüğünde onu, yavaşça başını sallamıştı.

"E-evet.." dedi. "Söylemek istediğim şey..buydu hyung."

Kızarmış gözlerinden birini ovalarken, çatık kaşları ile yüzüne bakıyordu. "Sizin adınıza mutlu oldum. Öyleyse ikinizi yalnız bırakayım, sadece su şişesi almaya gelmiştim.."

Tezgahın üstünde duran açılmamış şişeye minik parmaklarını kenetleyip mutfaktan çıkmak üzere harekete geçtiğinde duraksamıştı.

"Bu arada," dedi. "Mutluysanız ben de mutlu olurum. Benden çekinmene gerek yoktu Jungkook. Sadece.." İç çekti. "Sadece dikkatli olun."

Park Jimin saniyeler içerisinde mutfağı terk ederken, Jungkook şaşkınlıkla parmaklarının arasında ufacık kalmış parmaklarına bakıyordu.

Yoongi sonunda ellerini ayırıp yarım kalan çayını içmeye devam ettiğinde, Jungkook üstündeki şaşkınlığı atıp konuşmaya başlamıştı.

"Hiçbir tepki vermedi neredeyse.."

"İlaçlarının etkisidir."

Jungkook kendini düzeltti. "Bunu neden yaptın?"

Parmakları hâlâ çay dolu kupasını tutuyor ve soğumaya başladığından dolayı yakınıyorken, gözlerini bardaktan çekmedi. "Konuşacak gibi durmuyordun. Her şeyi mahvedebilirdin. Senden nefret etmesini istemiyorsun, onu kaybetmek istemiyorsun, değil mi? Öyleyse söyleyemezsin Jungkook. Her şey bir anda olsun isteyemezsin, çünkü olmayacak."

Kaşlarını çattı Jungkook.

"Bunlar gerçekler, küçük. Bunu başından beri biliyordun. Söyleyince ne olacağını zannediyorsun? Bir daha senin yüzüne bakacak mı?"

"Sus.."

"Seni yanında istemeyecek çünkü ona yalan söyledin, yalan söyledik."

"Onun iyiliğini istedim."

CRIMINAL | VminWhere stories live. Discover now