0.1

8.6K 442 278
                                    

umarım hikayemi beğenirsiniz. desteğinizi ve sevginizi eksik etmeyin lütfen. herkese keyifli okumalarr💟

okuduğunuz için teşekkür ederim...🌿

düzenlendi.

🌉

"Nereye gidiyorsun?"

Bugün de ilgili tarafından uyanan abim nereye gittiğimi merak ederek dibimde bitmişti. Bunu çok sık yapıyordu. Gittiği her yere sanki mevzuya gidyormuş gibi atarlı giden abim, söz konusu kız kardeşi olunca ekstra diken üstünde hissediyordu. Neden mi? Şöyle izah edeyim, "zaman kötü, kolla götü" anlayışında olduğu için bana baskı yapıp duruyordu ve gideceğim her yere benimle gelmek için kırk takla atıyordu. Bazen ondan kaçmak isterken bile kendimi onun yanında buluyordum. Şimdi ona bir daha bakınca sık sık tutan abilik triplerinin bugün de hayata geçirilmiş olduğunu gördüm.

Genelde 'Sana ne? Kendi işine bakar mısın?' diye çıkışırdım ve o da bir beyefendi (!) edasıya 'Abinim ben senin, doğru konuş' diye uyarırdı beni her defasında. Uslanmaz ve iflah olmaz biri olarak üzerine gitmekten çekinmediğim için tartışmaya başlardık. O anlardan biriyle uğraşacak hâlde değildim, o yüzden ayak üstü böyle bir kavgaya hiç gerek yoktu. Bu sebepten ötürü huyuna gitmeye çalıştım.

"Markete gidiyorum. Hemen dönerim."

Gece boyu ders çalıştığı için uykusuz kaldığı şişen göz altı torbalarından belliydi. Bu haliyle benimle gelmeye çalışmaması için dua ettim. Şimdi benimle gelir ve bana bakmasa bile yoldan geçen her erkeğe "Dön lan önüne" diye atarlanıp ona sataşabilirdi. Bu çok muhtemeldi.

Kim Namjoon, uykusuzken tehlikeli bir adam oluyordu.

"Bende geleceğim..."

Sözünü tamamlayamadı çünkü o sıra kendisine seslenen anneme dönmek zorunda kaldı. Fırsattan istifade edip hemen yanından kaçarak uzaklaştım. Peşime düşmemesi için dua ederek yürürken arkama bakıp duruyordum. Nefes almama izin verdiği sürece iyi anlaştığım abimi cidden seviyordum ama bazen çok üzerime düşüyordu.

Hava yeni yeni kararmaya başlıyordu. Bu havalarda dışarıda olmak çok güzeldi çünkü güneş yeni yeni batıyordu ve etraf büyüleyici bir renge bürünüyordu. Bu anı gülümseyerek izliyordum her seferinde.

Ayağımın altında hışırdayan yaprak sesleri eşliğinde sokağı yarılarken ağzıma nereden dolandığını bilmediğim bir şarkı mırıldanıyordum.

Normalde dışarı çıkmayı seven birisi değildim ama şu aralar sınav haftasındaydık ve stres yüzünden boğuluyormuş gibi hissediyordum. Dışarı bu yüzsen çıkmıştım çünkü sadece nefes almak istemiştim. Bu evdeyken pek mümkün olmuyordu, mâlum dört duvar arasında ne kadar iyi hissedebilirsin ki?

Ellerimi kabanımın cebine sokup kaldırıma çıktım. Birkaç adım sonra köşeyi döndüm ve yürümeye devam ettim. Ara sokak ve cadde ayrımına geldiğimde ne taraftan gitmeliyim diye ufak bir durum değerlendirmesi yaptım. Kararımı verip tercihimi sokak arasından yaparken adımlarım tekrar serileşti.

Hava daha da kararmadan eve geri dönsem iyi olurdu, yolu bu yüzden uzatmak istememiştim. Ara sokakta hızlıca yürürken hâlâ etrafta insanlar olduğu için rahattım. Mahallemiz öyle olaylı mahalleler gibi değildi, o yüzden çok da kasmıyordum kendimi.

Markete girip kendime birkaç abur cubur ve abim eve döndüğümde bana kızmasın diye sevdiği atıştırmalıklardan aldım. Kasaya gidip ücreti ödedikten sonra marketten çıkmıştım. Tam bu esnada telefonum çaldı.

Arayan annemdi. Hemen açtım.

"Efendim anne?"

"Sunyeon, bir müddet dışarıda oyalan, eve dönme sakın!"

tear 🍃 kim seokjinWhere stories live. Discover now