2.8

2.7K 184 104
                                    

multi; sunyeon.

düzenlendi.

🍃

"Tavuğu yıkar mısın?"

"O tavuğa asla dokunmam." dediğimde Seokjin baygınca gözlerini devirdi ve sosu karıştırmayı kesip bana döndü.

Gayet sakin bir şekilde "Neden?" diye sordu.

Omuz silktim ve tavuğa bakım. Her an canlanıp elimi yutacakmış gibiydi. İşte bu yüzden mutfağa girmiyordum. "Pişmemiş ete dokunmayı sevmiyorum, garip hissettiriyor." dedim omuz silkerek.

Seokjin "Ha yok daha neler," dedi. "Sunyeon saçmalama ve yıka şu tavuğu lütfen."

"Bana ne, git sen yıka. Ben başka bir şey yapacağ-" demeden elimi tuttuğu gibi tavuğa bastırdı. Gözlerim kocaman olmuş ve var gücümle çığlık atmıştım. "Ya bırak elimi istemiyorum, ya bırak diyorum!" diye cırladım.

Seokjin gülmeye başladı. "Cidden korkuyormuşsun," dedi ve tekrar kahkaha attı. "Sakin ol sadece tavuk eti. Hepsi bu kadar."

Bacağına en sağlamından bir tane geçirip yılın vuruşunu yaptığımda Seokjin inleyerek geriye kaçıştı ve elime bıraktı.

"Yediklerin bacağında mı toplanıyor senin, o nasıl bir tekmeydi be?"

Elimi hemen suyun altına sokup yıkarken ona ters bir şekilde bakıyordum. "Bir tekme daha gelsin istemiyorsan tavuğu benden uzak tut çocuk."

Tekrar sırıtmaya başladı. "Var ya o kadar şirinsin ki," dedi ve yanıma geldi. "Ama yine de vurduğun yerde güller falan açmadı."

Gülmeye başladım. "O kadar sert vurmamıştım aslında..." dediğimde hızla bana döndü. Yüz ifadesi aslında ne kadar sert vurduğumu açıklıyordu. "Senin suçundu, hak ettin." dedikten sonra dil çıkardım.

"Bir kızdan dayak yiyerek tarihe geçiyorum resmen." dediğinde "Hem de altın harflerle." dedim alayla.

"Tavuğu ben yıkayıp güveçlerken sen de sosu karıştırır mısın?" dediğinde söylediklerini yapmaya başladım. Bir süre sonra yemeği pişmeye bırakmış ve Seokjin'le bir saate yakındır mutfakta ayakta dikildiğimiz için yorgunlukla kendimizi koltuklardan birine atmıştık.

"Sence yemek güzel olmuş mudur?" diye sorduğumda "Ben yaptım. En önemlisi sen de yaptın. Güzeldir kesin." dedi beni kendine çekerken.

Şömine hala yanıyordu. Bir müddet yanan ateşi izledim ve Seokjin'e döndüm. "Yemekten sonra gitar çalacaksın, değil mi?"

Gülümseyerek başıyla onayladı ve "Şarkı da söyleyeceğim." dediğinde şimdiden çok heyecanlanlıydım.

...

Seokjin'le beraber yaptığımız yemeği yedikten sonra bulaşıkları yıkamıştık. Yani... buna yıkamak denirse tabii. Her fırsatta üzerime su sıçratmış sonra hasta olurum diye bunu kesmiş ama bu sefer köpük fırlatmıştı.

Ona köpük yedirmeye çalışmamı saymazsak gayet eğlenceliydi aslında.

Seokjin arabasından gitarını almaya gittiğinde saati kontrol ediyordum. Yediye geliyordu ve biz muhtemelen birkaç saat sonra eve dönerdik.

Kapı açıldığında içeri girdi ve montunu çıkarttı. "Hangi şarkıyı çalsam ki?" diye sorduğunda bir şarkı düşünmeye başladım.

"Ed Sheeran - Perfect'i biliyor musun?" diye sorduğumda gülümseyerek başını salladı.

"O zaman onu çal lütfen." dediğimde "Tamam." demişti.

Beraber yerdeki puflara karşılıklı olarak oturduk. O elini gitarın tellerine yerleşip alıştırma olarak biraz çalmaya başladı. Oda loş görünsün diye lambayı kapatmıştım ve sadece şömineden yayılan ışık odayı aydınlatıyordu.

tear 🍃 kim seokjinWhere stories live. Discover now