III. Mavi Alevlere Yürümek İstememek

32.3K 2.2K 1.8K
                                    

Şu türkü yüzünden etrafta ela gözlü bey arıyorum. Ben artık bu türküyü dinlemek istemiyorum türkü olmak istiyorum diye bağırcam he. Süper türküdür ama Eylem Aktaş'ın sesi çok hoş geldiği için ondan dinlerim çoğunlukla. Sırf bu türkü yüzünden Ali'yi ela gözlü yaptım elimden gelse hepsini yapcam ama olmuyor öyle de... :(

***

Hayatınızda olan ve olacak şeyleri ne kadar bir plana ve düzene sokup ipleri elinize almaya çalışsanız da, o ipler hiçbir zaman tam anlamıyla elinizde olmuyordu. Sizin isteğiniz dışında gelişen olaylar oluyordu. Kaçmaya çalıştıkça sizle gelen şeyler oluyordu. Tıpkı Ali'nin bazı şeylerden kaçmak isteyip kaçamaması gibi.

Murphy Kanunları'nda sigara dumanının hep sigara içmeyen kişiye doğru estiği gibi. Ali buna benzetiyordu durumunu. O içmemeye çalıştıkça mavi alevleri evren ve kanunlar onla alay eder gibi istek ve çabasında ters şekilde mavi alevlerin dumanını ona doğru estiriyordu.

Ali elindeki sigaradan derin bir soluk alırken ciğerlerine dolan dumanın arta kalanını dudaklarından dışarı saldı. Masanın üzerinde olan karton bardakta olan sıcak çaydan bir yudum aldı ve boğazından daha demin geçen sigara dumanının yerini aldı. Soğuk parmaklarını sıcak karton bardakta tutmaya devam etti ısınması adına, sağ elinin parmaklarında sigarası yanıp külleri yavaşça yere düşerken gözlerini etrafta gezdiriyordu. Yarım saat sonra başlayacak dersten önce sigara içip demlenmek için Attila ile kantinin bahçesinde olan masalardan birinde oturmuşlardı. Hava göt donduracak cinsten soğuk olsa bile millet sigara içmek için Azer Bülbül olmaya katlanıyordu sigara içene kadar. Ali'de onlardan biriydi.

"Abi sigara içmeyen ben ama dumana senden çok maruz kalan yine ben. Murphy Kanunları'nın Allah belasını versin. Bu nasıl iş." dedi çenesi titrerken. Ali, Attila'nın bu haline sırıtıp sigarasından çektiği dumanı ona üflerken Attila'nın sinirli haline gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı.

"Amına koyacağım ha! Yapma şunu lan! Sen niye titremiyorsun oğlum? Ben burada Azer Bülbül'e bağladım."

Ali, arkadaşının ikidir sanki düşüncelerini okumuş gibi tespitlerini dile getirirken ikisinin de birbirini ne kadar tanıdıklarını anladı.

"Yavrum sen karşımda olunca ateşim çıkıyor, biliyorsun. Yakıyorsun beni cazibenle her seferinde." dedi sırıtarak.

"Yavşama hayatım, beğen geç." İkisi de kahkaha atarken çaylarından bir yudum daha aldılar içlerinin ısınması için.

Yan masada onları duyanlar bu konuşmaya yüzlerini buruştururken ne Ali ne de Attila bu durumu umursuyordu. Kınayan, yüzünü buruşturan, nefret dolu ve sanki iğrenç bir şeymiş gibi olan bakışları artık umursamak yerine gülüp geçiyorlardı. Attila bazen dayanamıyor ve laf edenlere ya da dik dik bakanlara laf atıp bazen de tartaklıyordu. Sinirini alamayınca da olay büyüyüp kavgaya dönüyordu. Ali ise sadece kavga büyüyünce ayırmak dışında başka bir şey yapmıyordu, diğer türlü sırıtarak izliyordu. Çünkü insanların dedikleri onu gram ilgilendirmiyordu. Boş konuşmak ve şiddete yönelmek dışında başka bir şey yapamazlardı zaten.

Ali sigarasını içerken bahçenin diğer köşesinde sigara içen bedene gözlerini değdirmemek için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Üstünde olan bakışların ağırlığını hissetse bile pamuğa dayanmış sigaradan son bir nefes daha çekti içine yanakları içeri doğru çöküp tek gözünü kısmak zorunda kalırken. Ucuna dayanmış ve bitmiş sigarayı, karton bardağın dibinde kalmış çayın içine attı.

"Ali." diyen arkadaşının sesiyle dudaklarından sızan dumanla ona dikti gözlerini. Kafasını ne var derecesine sallayıp ellerini montunun ceplerine soktu soğuktan dolayı.

VECAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin