XX. Kıskançlık Rüzgarları

23.9K 1.4K 610
                                    

"Son on dakika."

Duyduğu ses ile dikkati dağılan ve bunla beraber eli havada kalan Ali, akabinde de ela gözleri sıralar arasında gezen ve öğrencileri gözetleyen asistan hocayı buldu. Dikkatini yeniden toplayıp son sınavının son sorusunu yazmaya devam etti. Dersi üstten alıyordu ve az da olsa zorlanacağını düşünüyordu dün gece sınava çalışmadığı için. Ancak sınav kağıdı önüne gelip soruları gördüğü an dudaklarına zafer dolu bir gülümseme yerleşmişti omuzlarından büyük bir yük kalkarken. Soruların hepsi hocanın derste anlattığı şeylerdi ve derslerini aksatmayıp dersi can kulağıyla dinlediği için gergin bekleyişi son bulmuştu.

Son sınavının son sorusunun son cümlesini yazıp noktayı da koyduktan sonra yüzüne kendinden bi' haber yerleşmiş sırıtmayla kalemi sırasına koydu. Bu hissin tarifi yoktu. Son sınavı da verdikten sonra gelen o his paha biçilemezdi resmen.

Eliyle kolundaki saate bakıp sınavın bitmesine daha dört dakika olduğunu görünce arkasına yaslandı rahat bir şekilde. Sınavı bitse dahi sınavın son dakikasına kadar kalan biriydi. Üniversite sınavında bile sınavı bitip on beş dakikası olduğunu görünce sınavdan çıkmak yerine o on beş dakikalık zaman dilimini değerlendirip uyumayı tercih etmişti. Gözleri yarısı boşalmış sınıfta gezindi, öğrencilerin bir kısmı dünya meselesini çözer gibi harıl harıl yazarken diğer tayfa ise Cebrail'den vahiy gelmesini bekliyordu çaresiz bir halde. Gözleri yan tarafta oturan Korhan'a değerken, dudaklarındaki gülümseme arşa çıkacaktı. Şerefsiz sevdiğini sınav kağıdına kaşlarını çatıp alt dudağını ağzına yuvarlamış ve anlamaz gözlerle bakar halde gördü. Aldıkları ortak dersin ortak sınavında sevdiği adamı bu kadar ciddi görmeyi beklemiyordu. Onun da dersleri kendi dersleri gibi iyiydi çünkü.

Korhan yan profilinde bakışları hissetmiş olacak ki kafasını sınav kağıdından kaldırdı. Mavi gözler, ela gözleri ile buluşunca "Ne oldu?" dercesine göz kırptı sevdiğine. Arka sırada oldukları ve asistan hocanın sırtı onlara dönük olduğu için bu kadar rahattı. Korhan elini, "Salla gitsin." gibisinden salladı.

Ali tek kaşını kaldırıp "Emin misin?" dercesine yüz ifadesi takındı.

Esmer, gözlerini iki saniye kadar yumup geri açtı sorun olmadığına dair.

Bu sefer gözlerini kısıp şüpheyle, "Diyorsun?" der gibi baktı Ali.

Korhan, kumral gence gözlerini devirirken sağ elini göğsüne koyup "O iş bende. Dert etme canına yandığım." deyip göz kırptı en sonunda.

Korhan bulundukları durumun absürtlüğü ve komikliği karşısında gülmemek adına dudaklarını birbirine bastırırken, bakışlarını Ali'den alıp kafasını eğdi eliyle yüzünü kapatarak. Ne kadar çabalarsa çabalasın dudaklarını gülümseme işgal etmişti çoktan ve ne ara bu seviyeye atladılar Ali'yle şaşırıyordu pek tabii. Üzerinden aylar geçmişti ama daha dün gibiydi bazı şeyler. Konuşmayıp iletişim kurmak yerine yumruklarını konuşturduğu adamla şu an birbirlerine dertlerini jest ve mimikleri ile anlatıyorlardı. Hem de sınavda. Sanırım hissettiği duygular yüzünden siki tutmuştu.

Pişman mıydı? Asla.

Peki ileride pişman olma ihtimali var mıydı? Belki. Ama bunu düşünerek geleceğin, şimdiye gölge düşürmesi saçma ve yersizdi. Ânı yaşamalıydı.

Asistan hocanın, "Sınav bitti." uyarısıyla elindeki uçlu kalem ve silgiyi cebine atan Ali sevdiği adamın da onunla aynı işlemi yaptığını gördü, kağıdını alıp hocaya teslim ederek sınavın olduğu derslikten çıktı. Koridorda gördüğü ve yüksek ihtimalle onlardan önce çıkan Halil ile tarlası yanmış çiftçi gibi oturup yüzünü eline yaslayan Anıl'ı görmesiyle adımlarını oraya ilerletti. O sırada omzuna atılan kolla gözleri yanındaki bedene kaydı.

VECAWhere stories live. Discover now