XI. Kördüğüm Olan Hisleri Çözmeye Çalışmak

24.1K 1.7K 782
                                    

Var olan şeyin sonradan farkına varmak ve bunu kabullenmek neden zordu ki?

Kabullenmek istiyordu. Bunu cidden istiyordu. Ama aklına gelen faktörler ise buna engel oluyordu. Bazı şeylerin zaten farkındaydı ama bu farkındalığa karışan hisler, durumları ve işleri zorlaştırıp falsolu bir harekete sebebiyet veriyordu. İleri ki zamanlarda hayatında gole giderse ve bir falso yüzünden ofsayta düşerse diye çok korkuyordu. Düşünceleri bir tahta kurdu gibiydi ve zarardı.

Bir haftadan fazladır düşünüyordu, düşünmekten bazı şeyleri bile düşünemiyor ve uyuyamıyordu. Zihnindeki karanlık ve büyük odada bazı sözler o odanın duvarlarına vuruyor ve ona geri dönüp eko yapıyordu. Değer vermediği, hayatında yeri olmayan insanlara karşı umursamazdı. Dedikleri zerre umrunda olmazdı. Birisi gelse yüzüne karşı ona, onun hakkında kötü düşüncelerini, nefretini söylese o "Bu senin derdin, bana karşı olan derdini ve düşüncelerini umursamıyorum. Şimdi de etrafımdan çekil ve oksijenimi israf etme." derdi.

Ama bu sefer olmuyordu, ne yaparsa yapsın olmuyordu ve bu onu delirtme noktasına getiriyordu. Bir ruh hastası gibi saçlarını yolası bile geliyordu, zihnindeki tahtta oturup düşüncelerini işgal eden bir komutandı sanki düşüncelerinin sahibi. İnsanları fiziksel değil, ruhsal olarak yaralamak fiziksel yaralamadan daha acı ve zorludur. Açılan yaranın kapanması daha zordur, öyle ki ilacı da yaralayan kişiden başka kimse de olmuyordu. Bunu ya hareketlerinizle yapardınız ya da kelimelerinizle ve kelimeler yeryüzünde can acıtıcı olan en etkili silahtı. Öldürmezdi belki ama öldürmekten beter ederdi.

"Haddin olmayan şeylere bülbülken şimdi niye susuyorsun?"

Çoktan uyanmış olmasına rağmen yataktan çıkmak ve okula gitmek istemiyordu. Zihnindeki odanın duvarlarına vuran ses ruhunda darbeler bırakıyordu ve canını acıtıyordu. Beyninde eko yapan ses ile gözlerini yumdu sımsıkı.

Çıkma oğlum karşıma, karışma bana!

Bunu yerine getirdiğini düşünüyordu. Yumduğu gözlerini açarken başka bir cümle daha yankılanmıştı.

Sınırlarını ve haddini bil!

Bunu da yapıyordu artık ve bu cümlenin ağırlığı çok fazlaydı. Sinir olduğu ve su olmadan çıplak elle bile boğmak istediği çocuğun dedikleri neden ona bu kadar koyuyordu ki? Ondan nefret ettiğini düşünüyordu öncesine kadar.

İstersem tacizci dediğin adamla sevişirim.

Peki ya bu? En çok ağır gelen ve altında ezilirken neden en çok canını yakan buydu? Ses bir daha yankılandı kafasında ve odasının bir ucuna diktiği düşünceli mavi gözlerini sımsıkı yumup yüzünü yastığa gömüp boğukça inledi sinirle.

"Başlarım böyle işin ızdırabına lan! Beynimdeki tüm nöronlar düşünmekten alev aldı." diye boğukça konuştu yüzü yastığa gömülü halde olduğu için.

Ona neydi ulan? Ona neydi cidden? Neden bu cümle onun canını sıkıyordu ki? Neden günlerce zihnini ihtilal ediyor ve başka bir şey düşünmesini engelliyordu? Neden sırf o bunları dedi diye, dediklerini yerine getiriyordu?

İstiyorsa yolda geçen herhangi bir adamın kolundan tutup onunla sevişsin. Bu onun canını neden sıkıyordu? Kabul etmek istemiyordu. İstemiyordu, çünkü ileride önüne çıkan büyük bir engelin olduğunu, o engele toslayacağını, kaçışı olmadığı ve en önemlisi o engele boyun eğip geçemeyeceği hakkında hiçbir şey bilmiyordu.

Kapısı tıklatılırken düşüncelerini keskin bir bıçak gibi ikiye ayırıp etrafa saçmıştı. Kuru bir sesle ve yattığı yataktan kıpırdamadan konuştu. "Gel."

VECAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin