XXV. Saçlarına Yıldız Düşmüş

15.1K 978 716
                                    

Yazarken çok zorlandım başlarda, ki gram içime sinmedi. Her geçen gün daha ne kadar kötü yazılırın ispatıyım resmen. Bu bölümün olması gerekiyordu ayrıca. Yazarken sonlarda bu sefer ben de biraz ağladım. İnş siz ağlamazsınız çok amin... Umarım bölümü seversiniz.

İyi okumalar 🌸❣️

***

Cenneti yaşadığın gecenin sabahında cehennem korkusu yaşayacağını kimse bilemezdi. O da bilmemiş, tahmin dahi edememişti. Varlığıyla yattığı adamın sabah yokluğuyla karşılaşacağını tahmin edemediği gibi.

Yüzünü gömdüğü yastıktan kafasını kaldırmadan gözlerini aralarken perdeleri aşıp odaya giren ve yüzüne düşen güneş ışığıyla şişmiş gözlerini kısmak zorunda kaldı. Beline kadar gelen yorgan yüzünden mi bilmiyordu ama sol tarafının üşümesiyle yorganı üzerine çekti ve çıplak bedenini soğuktan muhafaza etti. Isınmak adına sevdiği adama sokulmak aklına gelince dudaklarına yerleşen mahmur gülümseme ile bu sefer başını yan çevirdi yastıkta. Yatağın boş ve soğuk tarafıyla karşılaşınca uyumaktan şişmiş gözleri kısılıp kaşları çatıldı ve iki saniye önce dudaklarında yer alan o gülümseme koca bir silgiyle silindi.

Gözleri boş yataktan çevrilip duvardaki saati bulunca daha sabahın erken saatleri olduğunu gördü. Kaşları daha ne kadar çatılabilirse o kadar çatıldı ve kulaklarını kabartıp evin sessizliğini dinledi. Evden çıt çıkmıyordu ve sessizliği lekeleyecek tek bir ses dahi yoktu. Uykunun neden olduğu ölü topraktan arınmak ister gibi yatakta dikleşip gerindi ve daha demin üzerine aldığı yorganı kaldırdı. Alışıldık sıcaklıktan ayrılıp odanın ısısına alışmamış vücudu ile yatakta oturur vaziyette durdu biraz ve ellerinin ayasıyla şişmiş gözlerini ovdu kendine gelmek amacıyla. Esneyerek sıcak ayak tabanlarını yerle buluştururken bedenine yayılan hafif titremeyle silkelenip kendine geldi ve yerdeki boxerını alıp çıplak bacaklarından geçirdi.

Dün gecenin yaşandığının izlerini taşıyan yatağa ve yere saçılmış kıyafetlere gözleri kaydığı vakit çatılmış kaşları eski halini aldı, göğsünde olan uyuşuklukla ensesini kaşıyıp o an gülümsemekten kendini alıkoyamadı. Gözlerini taptığı yüzle ve adamla açmayı isterdi oysaki, "Başka sefere artık." diye geçirdi içinden.

Uyuşuk ve yavaş adımlarla odadaki banyoya bakıp kimsenin olmadığını görünce bu sefer balkona çıktı sevgilisinin sigara içme ihtimaline karşın. Ancak soğuk balkonda da görmediği bedenle odadan çıktı mecburen. Nerede olma ihtimalini kafasından tartıp dururken zihninin arka odalarında pusuya durmuş düşünceleri def etti. Büyük ihtimalle mutfaktaydı sevgilisi ve kahvaltı hazırlıyordu kurban olduğu. Holü geçerken yine karşılaştığı ve bıraktıkları izlerle göğsündeki uyuşukluk tüm bedenine yayılıp eşsiz bir haz bırakmaya başladı resmen.

"Her iz gördüğümde etrafta yeni evlenen tipler gibi mi dolaşacağım lan gün boyunca? Kendine gel amına koyim!" deyip tokatlayası geldi kendini. Şu an daha mühim işi vardı! Sevdiği adamı bulup kahvaltı yapmak.

Mutfakta da olmayan ve bulamadığı sevgilisiyle bedeninde ki uyuşukluk yavaş yavaş kasılmalara dönmeye başladı, kahvaltı hazırlığı adına mutfakta tek bir iz bile yoktu. Pusuya yatmış düşüncelere geçit vermeyip çözümü boş eve seslenmekte buldu, belki Attila'nın odasında diye başka bir ihtimal düşünerek.

"Ali?" Gür sesi boş holde ve evde yankılanıp kendisine geri döndü.

Seslenişine geri dönüş alamayınca bir daha seslenme gereği duydu. Ancak tek bir ses bile duymadı. Birkaç kez daha seslenmekten kendini alıkoyamadı ve her seslenişinde kendisine geri dönen ses balyoz olup göğsüne darbeler indirmeye başladı. Ev soğuk değildi ama bedeni kasılmaya başlamıştı. Esmer oğlan odaya geri dönüp sanki odaya hiç bakmamış gibi gözlerini yeniden odada gezdirdi ancak yoktu.

VECAWhere stories live. Discover now