XXI. (2) Êşek Xweşi Li Dilêminda

21K 1.2K 826
                                    


Bölümü iyi ki iki parta ayırmıştım, çünkü bu bölüm bile normal bir bölüm uzunluğunda oldu. Bölümü tek part atsaydım büyük ihtimalle sizi sıkardı. Böyle olması daha sağlıklı ve iyi oldu bence. Aşağı bıraktığım şarkıyla yazdım. Kesinlikle dinleyerek okuyun yarısından sonrasını. İyi okumalar hepinize.


***

Sarışın oğlan, huysuz ve sinirli haliyle salonda olan arkadaşlarına kaşları çatık, yeşil gözleri ise kısık şekilde öfkeli bakışlarını gezdirdi. Yarın memleketine dönecekti ve son gecesini de arkadaşlarıyla şahsen dizi izlemekle geçirmek istemiyordu. Öfkeli bakışları yakın arkadaşı Anıl'da durdu bir süre. Şerefsiz arkadaşı Anıl, 1. Dünya Savaşı'nda saf değiştiren İtalya gibi resmen saf değiştirip Attila denilen amele inşaatçıyla kanka olup çıkmıştı ve geldikleri andan itibaren onun yanına oturup aralarında yaptıkları salak saçma esprilere gülüşüp duruyorlardı daha öncesinde birbirlerine girecek olan onlar değilmiş gibi. Kendisi ise oturup öylece onları izliyor, başka da bir şey yapmıyordu. Ve bu oldukça sinirini bozuyordu, yoksa kesinlikle ortada kıskanma ve arkadaşını paylaşamama gibi bir durum yoktu...

Beş dakika önce mutfaktan gelen Ali'nin ve kendisiyle beraber getirdiği kola bardaklarından birini ortadaki sehpadan alıp koca bir yudum aldı gerilen sinirlerinin gevşemesi adına.

Ali ile Korhan mutfaktan geldiklerinden beri aralarında garip bir hâl olduğunu fark etmişti. Ali her zamanki haliyle gülümseyerek kolaları ortadaki sehpaya koyup yerine geçerken, kendisine ve Attila'ya soda getirmiş, Anıl ile Attila'nın muhabbetine dahil olmuştu hemen ardından. Korhan ise üzerine kara bulutlar çökmüş gibi sessiz ve sakin şekilde kolunu Ali'nin omzuna atarak onu izleyip duruyordu dalgınca ve bazen de dalgın bakışları yerdeki halıyı buluyordu. Büyük ihtimalle de farkında olmadan Ali'nin yanağında parmaklarını gezdirip duruyordu. Arkadaşının bu haline anlam veremedi ancak sonra sormayı aklına not etti.

"Ya Allah aşkına şimdi biz oturup ciddi ciddi dizi mi izleyeceğiz?" diye soran ve sesinde sitem ile isyankar bir ton bulunduran Halil, en sonunda dayanamayıp tutamamıştı kendini. Ciddi anlamda sıkıldığını hissediyordu.

Halil'in üzerine dönen bakışlarla oturduğu koltukta dikleşme ihtiyacı hissetti. Aniden üzerine dönen dört çift göz onu germişti açıkçası. Üzerine dönen bakışlardan ilk konuşan kişi her yeri geldiğinde ona laf sokmaya çalışan kişi olmuştu pek tabii. Hiç şaşırmamıştı, zaten onun yüzünden buradaydılar.

"Seçeneklerimiz bununla sınırlı birader." diyen Attila, sinir bozucu bir sırıtmayı dudaklarına misafir etmişti çoktan.

"Seçenekler senin keyfinle sınırlı desek daha doğru olur aslında birader." diyen Halil, tıpkı Attila'nın yansıması olan bir gülümseme yapıştırdı dudaklarına ve özgüvenle cevapladı.

Attila'nın sırıtması genişlerken oturduğu koltukta daha da yayılarak kolunu koltuğun sırtına attı ve sağ bacağının bileğini sol bacağına atıp rahat bir pozisyon aldı. "Ha şunu bileydin deli doktoru. Ben, keyfim ve kahyası seçenekleri sınırlı tutuyoruz."

Odada ikisinin konuşması dışında kimseden ses çıkmazken, diğer üç çift göz alıştıkları manzaraya içeceklerini yudumlayarak eşlik ediyordu, aralarında ise sırıtan tek kişi Anıldı o sıra. Bayılıyordu bu hallerine.

"Keyfin ve kahyası Leyla ile Mecnun mu izletecek bize yani?"

"Aynen öyle yavrum, beğenemediysen..." deyip kaşları ile kapıyı işaret eden Attila devam etti konuşmaya."...kapı tam da sağ tarafta koçum."

VECAWhere stories live. Discover now