V. Hep sonradan, Sonradan

27.9K 2K 2.3K
                                    

Ahmet Kaya - Hep Sonradan

Bilinmezliği beklemek mi zorlu ve sancılıydı yoksa bilinen bir şeyin gelecek zorluklarını bilip düşünmek mi zorlu ve sancılıydı?

Genç oğlan bunu düşünüyordu içtiği kaçıncı olduğu ve saymayı bıraktığı sigaradan derin bir nefes daha çekerken. Fakültenin önünde durmuş, soğuk ayazın yüzüne vurmasına izin vererek titreye titreye soğuk parmaklarının sardığı sigaraya baktı bomboş gözlerle. İnsanlar önünden geçip gidiyor, bazıları dersine yetişmek için hızlı adımlarla ilerlerken bazıları ise biten dersin verdiği uyuşuklukla binadan çıkıp gidiyordu. Bu duruma karşı da sadece bakmakla yetiniyordu, çünkü göremeyecek kadar kafası sigarayla uyuşmuştu o sıra. Uyuşmuştu, hem soğuğun hem de bu aralar aklında daha çok mesai yapan adamın etkisiydi.

Virüs gibiydi, aklında mesai yapmaya başladığı an tüm sistemini çökertiyordu. Öyle ki sisteminin iyileşmesi ve düzelmesi için tüm kodlar yine aynı kişideydi. Ali alışıktı kendinden bile gizli sevmeye ama Attila'nın dedikleri ona yardımcı olmamıştı. Tam tersine zararı olmuştu. Kendini o hırçın denize bırakmak istemiyordu. Korhan onun için hırçın bir ateş deniziydi. Hem yakacaktı hem de boğulacaktı.

Yarım saat kadar önce Özcan hocanın gönderdiği bir öğrenci Ali'nin yanına gelmiş ve bir saat sonra onu ile Anıl, Halil ve Korhan'ı odasında olmalarını söylemişti. Diğerlerine de haber vereceğini söyleyip gitmişti. Ali ise bu duruma şaşırmamıştı, dün Özcan hocanın odasında olan konuşmadan sonra bunu bekliyordu. Çünkü hocasını gayet iyi tanıyordu. Onu bilerek o odaya çağırmış ve psikolojik baskı altında kalmasını sağlayıp bildiği gerçekleri teyit etmekti amacı. Bunu bazı kısımlarını sonradan anlamıştı ve bölük pörçük olan yapboz parçaları gece başını yastığa koyduğunda birleştirmişti.

Özcan hoca zeki bir adamdı, ondan bir şeyin kaçması olanaksızdı. Gece gözüne uyku girmemiş ve bugün olacakları düşünüp durmuştu bu yüzden. Gelecek çoğu adımın ve atağın farkındaydı ama onu en çok merak ettiren şey ise Korhan'ın tepkisiydi.

Korhan'a, kimseye söylemeyeceğini söylemişti ve hatta sırf bu yüzden aralarında kantin bahçesinin ortasında bir kıvılcım çıkmış son anda ateş olmaktan kurtulmuşlardı. Belki Korhan en başında inanmamıştı ona ama sonradan inanmıştı ve şu an sarsılan güveninin getireceği sonucu bekliyordu fakültenin önünde sigarasını içen son nefeslerini alan bir idam mahkumu gibi.

Çünkü hissediyordu, altındaki iskemle çekilecek ve yargısız infaz edilecekti. Zaten hep böyle olmuştu. Dinlenilmemiş, anlamak isteyen olmamıştı onu, alışkındı yani.

Bu bilinmezlikten nefret ediyordu, Korhan'ı tanıyordu biraz ama tam olarak ne tepki vereceğini kestiremiyordu. Korhan sessiz, sakin bir tipti. Hiçbir zaman uçarı bir tip olmamıştı, babası il emniyet müdürüydü ancak bu sonradan öğrenilmişti okulda. Sırf okulda tanınmasının sebebi Ali lise son, Korhan daha üniversite birinci sınıftayken Özcan hocanın dersinde ona kafa tutmasıydı. Özcan hocaya kafa tutmak her yiğidin harcı değildi. Bu dik kafalılığı, inadı ve doğruları savunan tavrı sayesinde fark etmişti Ali onu. Okuldakiler hem il emniyet müdürünün oğlu olduğu için hem de herkesin gözünde bıraktığı imaj yüzünden ondan çekiniyordu, oysaki Korhan'ın birinci sınıf dışında vukuatı olmamıştı, sadece dün ki olay olmuştu o kadar. Genel olarak kendi kendine takılan biriydi. Bu yüzden Ali onun hakkında fazla şey bilmiyordu. Bilinmezlikten bir kez daha nefret etti. Bir virüs gibi seni yavaş yavaş yok edebiliyordu.

Filtrenin ucuna dayanan sigarasının dumanı yüzünden gözlerini kısıp son bir nefes alırken o sıra ona doğru gelen bir beden gördü. İçinden 'Tam zamanında geldi, en azından sigaram bitti.' derken dışından sadece ruhsuz bir gülümseme yerleştirdi dudaklarına ve gözlerine de her zamanki perdesini çekti. Hâlâ yanan izmariti yanındaki duvara ucunu bastırıp söndürdü ve hemen yanında olan çöpe attı. O sırada ona doğru gelen bedenin arkasında adımları koşarcasına olan korkan ve tedirgin iki beden daha gördü. Anıl ve Halildi. Öndeki beden ona yaklaştıkça soğuktan olmadığına adı kadar emin olduğu kızarmış yüzü gördü. Korhan'ın esmer yüzü sinirden kıpkırmızıydı şu an. Ve mavi gözleri birer alev topuna dönmüştü.

VECAWhere stories live. Discover now