VIII. Ninni, Yara İzleri ve Korkular

25.5K 1.8K 1.1K
                                    

Lorî Lorî / Nenni Nenni - Gülseven Medar

Bir insan uyumaktan korkar mıydı? Korkardı, Ali yedi yıldır korkuyordu uyumaktan. Çünkü ne zaman uyusa acaba bu sefer de kabus görecek miyim diye diye dalıyordu uykuya. Bilinmezlikten nefret eden bir adam için uykusunun ne kadar rahat ve güzel olacağı bile bilinmezdi. Kim kabuslarla dolu bir uyanışın olup olmayacağını düşünerek rahat bir uykuya dalardı ki?

Aslında çoğu insanın kaçış yolu değil miydi bir nevi uykular? Üzüldün mü? Vur kafayı yat. Canın mı sıkkın? Yat. Mutlu mu değilsin? Yat. Acı mı çekiyorsun? Yine yat. Kendinden mi kaçıyorsun? Yat babam yat ulan.

İnsanların her şeyden kaçış yolu olarak kullandığı şeyden Ali neden kaçıyordu? Uykuya sığınan insanlar gibi o da uykuya sığınmak istiyordu artık, uykudan kaçmak istemiyordu. Onun buna hakkı yok muydu?

Yine bir kabusla uyanan Ali, göğüs kafesi bir kelebeğin kanat çırpınışları gibi hızlı hızlı inip kalkarken sırtında duvarın soğukluğunu hissediyordu. Şakaklarından yüzüne doğru inen ter damlalarını hissederken boğazında koca bir yumru vardı. Yutkunmakta zorluk çekiyordu.

Gözlerinin önünden gitmeyen görüntülerle hıçkıra hıçkıra ağlayası vardı utanmasa. Annesinin, onu babasından korumak için korumaya çalışırken annesinin babasıyla olan boğuşmaları geldi gözlerinin önüne. İlk önce elindeki bıçakla ona zarar vermeye çalışmıştı ve bunu başarmıştı, hayatı boyunca unutamayacağı bir iz bırakmıştı yanağında. Sonra ise... Sonra annesinin kanlar içinde yere, ayak ucuna serilmesi... Ali yanağında hissettiği acıyı, izi hayatı boyunca unutamayacağını düşünüyordu o an ama asıl acı ve izi kalbinde bırakmıştı babası, annesini önüne sererken.

İnsan, evladı eşcinsel olduğunu öğrendi diye canına kast eder miydi? Onun babası etmişti. Yönelimini fark ettikten sonra hoşlandığı biri olmuştu. Ve onu sırf yanaktan öptüğünü gördü diye konuşmadan, dinlemeden, etmeden onun lanetli ve iğrenç bir ibne olduğunu iddia ederek eve zorla getirip önce dövmüştü sonra ise gözü kararmışçasına eline bıçağı almıştı. Zaten babası hiçbir zaman onu dinlememişti ki.

Annesi onu korurken onun yüzünden, o adam tarafından bıçaklanmış, sonra da arkasına bakmadan kaçmıştı korka korka. Yanağında olan acıyı unutmuş, dizlerinin üzerinde olan, gözleri kapalı ve kanlar içindeki kadını uyandırmaya çalışmıştı.

Vazgeçmemişti Ali annesini uyandırmaktan. Susmamıştı. Onun canı yandığında annesi hemen yetişip onu iyileştirir diye annesine "Anne bak yanağım çok acıyor. Öpersen geçer, yine öp. Sen öpünce geçer bir tek. Kalk hadi." demişti ama annesi yine kalkmamıştı, açmamıştı gözlerini. Güneş yerini aya, mavi laciverte, aydınlık karanlığa bırakmıştı ama ne annesi uyanmıştı ne Ali uyandırmaktan vazgeçmişti. Telefon çalmıştı, kapı çalmıştı ama Ali tek bir saniye bile kalkmamıştı annesinin başı dizlerinde, küçük kolları annesinin başına sarılıyken.

En sonunda dayısı ile yengesi bulmuştu onları. Ali'nin yüzünün sol tarafı kanlar içindeydi, annesinin ise sol göğsünün altı. Yengesi ve dayısı zorluklarla annesini kollarından çıkarmışlardı.

Karanlıkta kanlar içinde öylece beklemişlerdi anne-oğul. Ali en son o zaman karanlıktan korkmamıştı bir de en son o zaman karanlıktan korkmuştu. Korkmamıştı çünkü annesi yanındaydı. Korkmuştu çünkü annesi yanında yokken o karanlıktan hep korkardı ve Ali biliyordu ki annesi bir daha karanlıkta yanında olmayacaktı.

Ali boğazında olan yumruyu zorlukla yutkunurken tıka basa dolduğunu hissetti. Sırtı soğuk duvara yaslıyken bacaklarını kendine çekti vücudu hafif hafif titrerken. Uyumadan önce ışıkları açtığına şükredemiyordu bile. Vücudundaki titreme sesine vururken içeri doğru seslendi. "Attila..." Boğazı kupkuruydu ve şu an tek ihtiyacı suydu.

VECAWhere stories live. Discover now