Bölüm 7

16.5K 1.7K 270
                                    

Su üstüne çıktığımda üzgün bir şekilde havuzdan çıktım. Dennis de zaten çıkmam için bekliyordu. Kurulandıktan sonra odaya ilerliyordum ki Dennis durdurdu.

"Yüzmeyecek misin?"

"Hayır."

Tekrar ilerleyeceğim vakit tekrar durdurdu. Zaten fazlasıyla üzgündüm şu an sinirleniyordum da ayrıca.

"Sana bağırdığım için özür dilerim."

Dennis'in özrüne karşılık şaşırdığımda 'endişelendim sadece' dedi. Söylediklerini es geçerek 'neden bizden başka kimse yok havuzda' diye sordum şüpheyle.

"Çünkü bizim seansımız."

"Neden bir öğretmen yok peki?"

"Çünkü ikimiz de yüzmeyi biliyoruz. En azından ben biliyorum. Bugünden sonra senden şüpheliyim."

Onunla aynı seansta falan olmak istemiyordum. Berbat etmişti durumu. Sinirli bir şekilde oradan ayrılırken Dennis önüme geçti.

"Sana yardım ediyorum yine beni suçlar gibi konuşuyorsun. Derdin ne senin? Tamam bir daha muhattap olmayız."

Dennis öfkeyle arkasını dönerek gittiğinde şaşkınlıkla bekledim. Ellerimi yumruk yaparken kendime sakin olmam gerektiğini söylüyordum. Hızla odaya ilerleyerek üzerimi çıkardıktan sonra duşumu aldım. Saçlarımı tarayıp kuruttuktan sonra üstümü giyinip çantamı kapattım ve oradan çıktım. Çıkış yaptığımda Dennis arabayla kapının önünde bekliyordu.

Bir durak bulabilmek adına ilerlerken Dennis arabayla yanımda durdu. Arabadan indikten sonra yanıma doğru koştu. Hani daha muhattap olmayacaktık? Yarım saat için mi geçerliydi bu kural?

"Arabaya bin."

Bana emir vermesine daha fazla sinirlenirken 'muhattap olmayacağız' dedim. Arkamı dönerek ilerlerken kolumdan sert bir şekilde tuttu. Fazlasıyla öfkeli olduğum için ters hareketle kolunu büktüğümde hemen farkına vararak geri çekildim. Canını yakmış olmalıydım çünkü Dennis acı dolu bir ses çıkardıktan sonra yüzünü buruşturmuştu.

"Aniden sürekli kolumu tutuyorsun! Refleks olarak yaptım."

Dennis hem şaşkın hem sinirli bir şekilde 'böyle refleks mi olur' derken kolunu ovuşturmaya devam ediyordu. Kolunu ovuşturmayı bırakarak bana yöneldiğinde 'ben getirdim ben götüreceğim. Sonra daha konuşmazsın' dedi.

"Emir verdiğin için gelmeyeceğim."

Kollarımı birleştirerek beklerken Dennis bıkkınca ofladı.

"Arabaya biner misin?"

Arabaya doğru ilerlerken 'bana bir daha sakın emretme' diye ikaz ettim. En nefret ettiğim şey birinin bana emir vermesiydi. Dennis'in bu tavırları bana Erastus'u hatırlatıyordu. Bir yandan kızarken bir yandan duygulanmıştım. Hepsini çok özlemiştim ve durumlarını çok merak ediyordum.

Dennis arabaya bindiğinde emniyet kemerlerimizi takmış ve yola koyulmuştuk. Yol boyunca hiç konuşmamıştık. Eve vardığımızda Dennis ile ilk ve son defa buraya gelecektim çünkü bir daha onunla gelmeye hiç niyetim yoktu. Hatta mümkünse seansımı da değiştirmek istiyordum.

Arabadan indiğimizde apartmanımızın karşısında patakladığım çocuklardan benden ilk özür dileyen çocuğu gördüğümde birden telaşlandım. Bizim sokakta ne işi vardı?

Beni Dennis ile arabadan inerken gördüğünde kaşlarını çatmıştı. Ardından elini kaldırarak selam verdiğinde selamına elimi kaldırarak karşılık verdim. Dennis çocuğa bakarken 'o kim' demişti patavatsızca. Bunu niye soruyordu ki? Onu ilgilendirmezdi.

ATALANTE 2 | [TAMAMLANDI] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin