Bölüm 36

17K 1.5K 551
                                    

Elka'nın telaşlı ve öfkeli tavrına karşılık ben olabildiğince sakin kalmaya çalışıyordum. Böyle müjdeli bir haber nasıl bu kadar kötü olaylar yaratabilirdi bu beni şaşkına çeviriyordu. Sevinmeye vaktim bile olmamıştı!

Azrail elimden tutarken fazlasıyla gergindi. Ne kadar dışarıya yansıtmamaya çalışsam da benim gerginliğim hepsinden fazlaydı.

Hükümet binasına vardığımızda bize gösterilen odaya ilerlemiş ve içeri girmiştik. Odada altı kişilik bir ekip bekliyordu. Biri göstermelik koltuğa oturttuğumuz başkandı. Diğerleri ise yardımcıları olmalıydı. Hepsi ayakta bizi bekliyordu.

Kaşlarım çatık bir şekilde içeri girdiğimde Azrail yanımdaydı. Elka ve Benza da yan tarafımıza geçmişlerdi. Askerler kapıyı kapatarak bizi içeride yalnız bırakmışlardı. Başkan ellerini birleştirerek söze girdi.

"Önemli bir konuyu konuşmak için buradayız."

Kaşlarımı daha fazla çatarken gözlerim baygın bakıyordu. Öfkemi bu şekilde bile algılayabilirdi.

"Ayağınıza çağırarak bu konuyu konuşmak istediniz."

Başkan yerinde kıpırdanırken 'nizam böyle' dedi. Buna alayla gülerken 'neyin nizamı' diyerek karşılık verdim.

"Hükümetin."

Tek kaşımı kaldırırken 'hükmet benim zaten' dedim. Başkan afalladığında konuşmama devam ettim.

"Sizi sadece göstermelik bu makama koydum. Anlaşılan siz bu koltuğu çok sahiplenmişsiniz."

Yardımcılardan bir tanesi şirin bir ses tonuyla ortamı ısıtmak istercesine gülümseyerek 'bu durumdan dolayı özür dileriz' dedi.

"Konuya dönelim."

Ayakta beklerken Elka söze girdi.

"Dinliyoruz."

Başkan derin bir nefes aldıktan sonra tek solukta konuştu.

"Lohga'nın duyurusu tüm halkı telaşlandırdı. Bebekler istenmiyor."

Elka alayla gülerken 'yani' dedi. Bu alaycı gülüşünün altında bile öfke yatıyordu.

"Bu halk ağır bir savaştan çıktı. Hiç olmadığımız kadar bolluk içindeyiz. Bu bebekler bir felaket getirecek. Buna müsaade edemeyiz."

Elka çenesini sıkarken 'ne felaketi' dedi sertçe.

"Bu da nereden çıktı?"

Başkan bakışlarını Elkaya çevirdiğinde 'Lohga bebeklerin doğmasını bir hata olacağını söyledi' dedi.

"Binanın varlığı halk ile konuşmaz. İlk defa böyle bir şey yaşanıyor. Belli ki bu bebekler gerçekten bir felaket getirecek."

Yerimde kıpırdanırken kendi bebeğim hakkında böyle konuşulması sabrımı taşırıyordu. Başkan sözlerine devam etti.

"Bu kadar kayıp vermişken bunu bir daha halka yaşatamayız. Halk tekrar korku içinde yaşayamaz. "

Daha fazla dayanamayarak ve sesimi yükselterek araya girdim.

"O savaşı bizim sayemizde kazandınız. Biz özeller olmasaydık köle olarak yaşamaya devam edecektiniz. Bu nasıl bir nankörlük!?"

Bağırırken başkanın üzerine yürüdüğüm için afallayarak geri adım atmıştı. Söylediklerini sindiremiyordum. Bu bolluk bizim sayemizde gelmişti. Şimdi bizi nasıl böyle dışlarlardı?!

ATALANTE 2 | [TAMAMLANDI] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin