Bölüm 15

18K 1.9K 473
                                    

Akşam yemeğini yemiş ve herkes yatana kadar odama çekilmiştim. Hatta erken uyuyacağımı, çok yorgun olduğumu söyleyerek yatma numarası yapmıştım. Herkesin uyuduğuna emin olduğumda sırt çantamı alarak minik adımlarla dış kapıya yöneldim. Kimsenin anlamaması için yatağımı yastıklarla doldurmuştum. Bu klişe taktik belki bir işe yarayabilirdi. Birinin bir sebepten ötürü ayaklanmasına karşılık bunu yapmıştım.

Kilidi çok yavaş hareketlerle çevirirken arkamdan fısıltı sesi geldi.

"Abla?"

Korkuyla arkama dönerken derin bir nefes aldım.

"Dasha?"

"Nereye gidiyorsun bu saatte?"

Fısıltıyla konuşuyorduk ama bizimkilerin duyma ihtimaline karşılık endişelenmiştim. Elimi ağzıma götürerek sus hareketi yaparken Dasha yanıma daha fazla yaklaştı.

"Bir yere gitmem gerek. Hemen gidip geleceğim."

"Bu saatte neden? Bir sorun mu var? Ben de geleyim."

Başımı olumsuz anlamda sallarken 'hayır olmaz' dedim.

"Bu önemli Dasha. Sen evde kal ve lütfen kimseye bahsetme."

Dashayı odasına gönderdiğimde evden çıkarak kapıyı çok yavaş bir şekilde çektim. Derin bir nefes aldıktan sonra apartmanda birinin sesimi duymaması için ayak ucumda yürüyerek merdivenlerden indim. Dışarı çıktığımda boynumdaki kolyeyi ve çantamda duran Ali'nin yazdığı birkaç kağıdı kontrol ettim. Bir tanesi yeterli olacaktı elbette ama yine de fazlasıyla geziyordum. Sanırım korktuğum ve kendimi garantiye almaya çalıştığım içindi.

Hızlı adımlarla sokaktan çıktığımda depoya doğru ilerlemeye başladım. Eğer yanlış hatırlamıyorsam oraya ulaşacaktım. Yerini yanlış hatırlıyorsam bu gece çıkmam tamamen boş olacaktı. Bir süre ilerledikten sonra ara sokağa girdim. Hızlı yürüyordum ve endişeliydim. Sürekli sağımı solumu kontrol ederken koşar adımlarla ilerlediğim için nefes nefese kalmıştım.

Bir süre sonra depo görünümlü yer görüş alanıma girdiğinde heyecanla gülümsedim. Deponun kapısının önüne gelerek derin bir nefes aldıktan sonra kapıyı açmak için kolunu indirdim. Kapı kilitliydi!

Bu saatte bu kadar yolu gelmiştim ve kapı kilitliydi! Öfkeyle oflarken 'inanamıyorum ya' dedim kendi kendime. O sırada içeriden bir ses duydum. Bu ses daha çok boğuk bir sesti. Sanki birinin ağzı kapatılmıştı ve konuşmaya çalışıyordu. Hatta bağırmaya...

Deponun kolunu tekrar indirirken kapıyı açmak için zorluyordum. Sesi duymamla heyecanlanmış ve buradan ayrılıp ayrılmama konsunda ikilemde kalmıştım. Kendime sürekli ne kadar cesaretli olduğumu ve atlattığım olayları hatırlatırken deponun çevresini dolaşmaya başladım. Bir şey arıyordum ama bulamıyordum. Sokağın başından yürüyen birini gördüğümde hızla depo duvarının arkasına saklandım. Gelen adam deponun kilidini açıp içeri girdiğinde ne yapmam gerektiğini sorguluyordum. Bu çok aptalcaydı ama yapacaktım. Zaten mantıklı karar verdiğim zamanlar çok değildi. Yine salakça bir karar verebilirdim.

Hızlı adımlarla kapıya ilerleyerek deponun kapısını açtım. İçeri girerken büyük bidonlar üst üste sıralanmıştı. Bidonları geçerek yan tarafa ilerlediğimde sandalyeye bağlı birini ve önünde duran adamı görmüştüm. Adam sandalyeye bağlı kişiye bir şeyler söylediğinde bağlı olan adam yerinde tepinmeye başladı. Burada birini hapis etmişlerdi ve kesitlerde ben burada Dennis'i görmüştüm. O bağlı kişi Dennis olabilir miydi? Anastasiya onu gönderdiklerini söylemişti ama kesitlerde o da vardı. Yalan söylüyor olma ihtimali çok yüksekti.

ATALANTE 2 | [TAMAMLANDI] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin